Bir Starın Hikayesi – Yusuf İzel 3
Starlıktan ‘vatan hainliği’ne!
Birçok pop yıldızı gibi Tarkan’ın da ödenmemiş bir vatan borcu vardı. Bu süreçte kimileri onu ‘vatan hainliği’ ile suçladı, kimilerine de ‘Tarkanlar kolay yetişmiyor, biraz anlayış’ yorumunu yaptırdı
TARKAN’ın askerlikle ilgili problemi Amerika’da Atlantis Record ile yaptığı anlaşma sırasında da vardı. Ancak limiti tüketmesi tam da Avrupa’da büyük işler yapmaya başladığı döneme rastgeliyordu. Yapabileceği tüm uzatmaları yapmış ancak süresini tüketmişti. Vatan borcu kapısına dikilmiş ödenmeyi bekliyordu.
O, ‘Büyük projelere imza attım, eğer askere gidersem yüklü tazminatlar ödemem gerekir. Vatanımı çok seviyorum ama bunları tamamlamadan Türkiye’ye geri dönemem’ diyordu. Yani Sezen’in şarkısında söylediği gibi ‘Zaman sadece birazcık zaman’ diyordu…
Askerlik konusunda ona tolerans tanımayanlar kadar, destek olanlar da oldu. Onun bir kültür elçisi gibi görev yapmasını ve bu sayede askerlikten muaf tutulmasını isteyenler bile oldu. Hatırlı devlet büyükleri girdi araya, kulisler yapıldı. Bu gelişmeler, süreyi biraz uzatıyordu. Ama Almanya’nın Die Welt gazetesine verdiği öne sürülen, ‘Vatandaşlarıma ateş etmemek için askere gitmiyorum’ demeci, bir anda tüm dengeleri alt üst etti. Bu sözler, büyük bir kin ve antipati uyandırdı Tarkan’a karşı. Hatta suçlamalar, ‘vatan hainliği’ne kadar gidecek, bir grup minibüs şoförü kendilerince O’nu, ‘Bu minibüste Tarkan kaseti çalınmaz ‘ diyerek protesto edeceklerdi.
Dönemin Milli Savunma Bakanı Hikmet Sami Türk’ün, ‘Askerde beste yapıp albüm çıkartabilirsin’ sözleri bile Tarkan’ı geri döndüremeyecekti.
Olaylar büyümüş, bu kez 21 Mayıs’ta vatandaşlıktan çıkartılması Bakanlar Kurulu’nun onayına sunulmuştu. Ancak ülkeyi yasa boğan bir olay, onun kurtuluşu oluyordu.
Tarkan’ı çok seven şans, bir ülkeyi ağlatırken taçsız Kral’ı güldürüyordu. 17 Ağustos depremiyle yerle bir olan şehirleri ayağa kaldırabilmek
için hükümet, girdiği mali kaynak arayışında ‘Bedelli Askerlik’ meselesini gündeme getirdi. İşte bu olay Tarkan’ı Türkiye’ye döndürüyordu.
14 Ocak günü Mydonose Showland’de herkesi yaralayan, onu ise ülkesine kavuşturan depremin mağdurları için verdiği konserin ardından 15 Şubat’ta Malatya’da silah kuşanıyordu Tarkan.
Askeri üniforma altındaki ilk resimleri gazetelerin birinci sayfalarında yer bulurken, ertesi günlerdeki, ‘Herkes gibi patates soydum, bulaşık yıkadım’ sözleri ailesini gururlandırıyordu. Yıllardır korkusu çekilen askerlik 28 günde geçmişin tozlu rafları arasında yerini alıyordu.
Akıllarda kalan tek şey ise, Mustafa Sandal’la birlikte gidilen ‘Mercan Örücüler Hamamı’ ve bir Star’ı nasıl keselediğini anlatan Sivaslı tellak Hüseyin Çotur’un adıydı…
Hep gerçek sevginin peşinde koştu Tarkan. Ve ondaki şeytan tüyü bütün kadınları kendisine çekti. Aşkları hep uzun soluklu oldu. Aslında
‘Aşk’a aşıktı Tarkan… Önce manken Jülyet’le, ardından da en uzun süreli ilişkisini gazeteci Elif Dağdeviren ile yaşadı. Bu arada Cezayirli Asia ile
yurtdışında olduğu süre içinde yaşadığı ilişki, onun hayatında çok önemli bir yer tuttu. Asia, bir TV programında yaşadıkları aşkı şu sözcüklerle anlatıyordu; ‘Evde o sahnedeki dev insan küçücük bir çocuğa dönüşüyor ve ben onu avutuyordum. Sıkıntılı ama çok güzel günlerdi. O paylaşımı seven ve sevgi dağıtan muhteşem bir insandı.’ Bilinen son aşkını ise Bilge ile yaşadı. Tarkan’ı sevmek özveri istiyordu. Elif, gazetecilikteki parlak geleceği bir yana itip onunla Amerikalar’a gitmişti, Asia onu bir bebek gibi avutmuştu. Şimdi fedakarlık sırası Bilge’ye gelmişti. Çünkü Bilge, Tarkan’ın en talihsiz günlerinde yanındaydı. Erkeklerle çekilmiş fotoğraflarının yayınlandığı günlerde herkes Tarkan’ı terk ederken Bilge, bir kale gibi arkasında durup, haykırmak zorundaydı, ‘O asla öyle şeyler yapmaz’ diye…
aksam.com.tr