Rumeli59
22-11-08, 21:10
Simdi Tarkan´la bulusma zamani!
Sarkilari dilinizden düsmüyor. Gözlerine bayiliyorsunuz. Gömlegini savura savura dans edisini seviyorsunuz. Hatta onu özlediniz bile. O zaman müjdeyi biz verelim: Tarkan elini alnina siper etmis, Türkiye´ye dogru bakiyor, hem de büyük bir özlemle. Pek yakinda "yeni bombalariyla" buralarda! Gecen ay ates alir gibi gecti Istanbul´dan. Ama biz "Nasilsin Tarkan?" diyebilecek kadar bir zaman bulabildik. Ve ordaya, bugünde kadar Tarkan´la yapilmis enhizli söylesi cikti! Sorular da, yanitlar da! Hatta sorular soru gibi bile degil. Aslinda bu yazi, Tarkan´i yakinda tanimak isteyenler icin bir firsat. Biz ona "en"lerini sorduk. O da "en" icten duygulariyla hepsini cevapladi. Iste dört basi mamur bir Tarkan portresi...
En sevdigin...
Sarki söylemek.
En nefret ettigin...
Kürkü, boynuzu, disleri vb. icin hayvanlari canice üldüren ve üstelik bundan hic üzüntü duymayan insanlardan nefret ediyorum.
En korktugun...
AIDS
En güldügün...
Temel! Ha,bu arada Temel kimdir, ne is yapar, nasil biridir, nasil giyinir? Beni cok güldüren bu adami cok merak ediyorum dogrusu.
En inandigin...
Kendim.
En agladigin...
Istemeden, elimde olmadan yitirdiklerim.
En unutmak istedigin...
Beni yiyip bitiren hatalarimi acilen unutmak istiyorum.
En unutmamadigin...
Tabi ki ilk cinsel deneyimim en unutamadigim sey. Kim unutabilir ki?
En heycanlandigin...
Alkis! Binlercek insanin alkisi, adim haykirmasi ve hep bir agizdan sarkilarimi söylemesi, beni en cok heycanlandiran sey.
En tutkun oldugun...
Sahne.
En duyarligi oldugun...
Ask.
En etkilendigin...
Bogaz manzarasi.
En kacinilmaz...
Ölüm!
En tuhaf...
Yarasalar. Koca koca disleri olan, memeli, bas asagi asolarak uyuyan, fareye benzeyen, ama ucan, üstelik kanla beslenen bu yaratik cok tuhaf.
En karmasik...
Insan anatomisi.
En tratisilabilir...
Din.
En lezzetli..
Papi´nin o olaganüstü yemekleri!
En uzun...
Cin Seddi.
En kisa
Kelebeklerin ömrü.
En dinlendiren...
Kitap okumak.
En gizledigin...
Günahlarim.
En cok saiplendigin...
Askim!
En cok sözünü tuttugun...
Gercek sevgiyi ve dostugu ondan tanidigim, her zaman kendimi sonunda kadar emaner edebilecegim, ona danismadan ve fikrini almadan yapamadigim, kendimi caresiz hisettigimide dogru yolu bulmama yardimci olan , her seyi paylasabilecegime inandigim koruyucu melegim. Temelleri cok saglam, sirtimi dayadigim bir kalem ver benim! Ben en cok onun sözünü tutarim.
En güvendigin...
Önsezlierim.
En tahammül edemedigin...
Sivrisinekler!
En hayran oldugun...
Karadeniz´e özelikte kendi köyüm olan Rüzgarli Köyü´ne hayraniyim. Köyümü ilk gördügümde gözlerime inanmamistim: ucsuz bucaksiz bir yesil, kuslar, nur yüzlü ninler ve cocuklar, ahsap evler, uzaklardan akip gelen nehrin coskulu sesi ve aksamlari daglara cöken sis. Kendimi cennette sanmistim.
En sikildigin...
Techno müzik.
En trajik...
Mozart ölümü.
En acimasiz...
Medya!
En gercekt...
Insan eli degmemis, olabildigince özgür ve vahsi olan tabiat.
En sik duydugun...
Kalbimim sesi!
En sik gördügün...
Rüya.
daha devami en söylesi yazicagam
Sarkilari dilinizden düsmüyor. Gözlerine bayiliyorsunuz. Gömlegini savura savura dans edisini seviyorsunuz. Hatta onu özlediniz bile. O zaman müjdeyi biz verelim: Tarkan elini alnina siper etmis, Türkiye´ye dogru bakiyor, hem de büyük bir özlemle. Pek yakinda "yeni bombalariyla" buralarda! Gecen ay ates alir gibi gecti Istanbul´dan. Ama biz "Nasilsin Tarkan?" diyebilecek kadar bir zaman bulabildik. Ve ordaya, bugünde kadar Tarkan´la yapilmis enhizli söylesi cikti! Sorular da, yanitlar da! Hatta sorular soru gibi bile degil. Aslinda bu yazi, Tarkan´i yakinda tanimak isteyenler icin bir firsat. Biz ona "en"lerini sorduk. O da "en" icten duygulariyla hepsini cevapladi. Iste dört basi mamur bir Tarkan portresi...
En sevdigin...
Sarki söylemek.
En nefret ettigin...
Kürkü, boynuzu, disleri vb. icin hayvanlari canice üldüren ve üstelik bundan hic üzüntü duymayan insanlardan nefret ediyorum.
En korktugun...
AIDS
En güldügün...
Temel! Ha,bu arada Temel kimdir, ne is yapar, nasil biridir, nasil giyinir? Beni cok güldüren bu adami cok merak ediyorum dogrusu.
En inandigin...
Kendim.
En agladigin...
Istemeden, elimde olmadan yitirdiklerim.
En unutmak istedigin...
Beni yiyip bitiren hatalarimi acilen unutmak istiyorum.
En unutmamadigin...
Tabi ki ilk cinsel deneyimim en unutamadigim sey. Kim unutabilir ki?
En heycanlandigin...
Alkis! Binlercek insanin alkisi, adim haykirmasi ve hep bir agizdan sarkilarimi söylemesi, beni en cok heycanlandiran sey.
En tutkun oldugun...
Sahne.
En duyarligi oldugun...
Ask.
En etkilendigin...
Bogaz manzarasi.
En kacinilmaz...
Ölüm!
En tuhaf...
Yarasalar. Koca koca disleri olan, memeli, bas asagi asolarak uyuyan, fareye benzeyen, ama ucan, üstelik kanla beslenen bu yaratik cok tuhaf.
En karmasik...
Insan anatomisi.
En tratisilabilir...
Din.
En lezzetli..
Papi´nin o olaganüstü yemekleri!
En uzun...
Cin Seddi.
En kisa
Kelebeklerin ömrü.
En dinlendiren...
Kitap okumak.
En gizledigin...
Günahlarim.
En cok saiplendigin...
Askim!
En cok sözünü tuttugun...
Gercek sevgiyi ve dostugu ondan tanidigim, her zaman kendimi sonunda kadar emaner edebilecegim, ona danismadan ve fikrini almadan yapamadigim, kendimi caresiz hisettigimide dogru yolu bulmama yardimci olan , her seyi paylasabilecegime inandigim koruyucu melegim. Temelleri cok saglam, sirtimi dayadigim bir kalem ver benim! Ben en cok onun sözünü tutarim.
En güvendigin...
Önsezlierim.
En tahammül edemedigin...
Sivrisinekler!
En hayran oldugun...
Karadeniz´e özelikte kendi köyüm olan Rüzgarli Köyü´ne hayraniyim. Köyümü ilk gördügümde gözlerime inanmamistim: ucsuz bucaksiz bir yesil, kuslar, nur yüzlü ninler ve cocuklar, ahsap evler, uzaklardan akip gelen nehrin coskulu sesi ve aksamlari daglara cöken sis. Kendimi cennette sanmistim.
En sikildigin...
Techno müzik.
En trajik...
Mozart ölümü.
En acimasiz...
Medya!
En gercekt...
Insan eli degmemis, olabildigince özgür ve vahsi olan tabiat.
En sik duydugun...
Kalbimim sesi!
En sik gördügün...
Rüya.
daha devami en söylesi yazicagam