EmiLy
20-05-06, 23:11
*En sevdiğin...
Şarkı söylemek.
*En nefret ettiğin...
Kürkü, boynuzu, dişleri vb. için hayvanları canice öldüren ve üstelik bundan hiç üzüntü duymayan insanlardan nefret ediyorum.
*En korktuğun...
AIDS
*En güldüğün...
Temel!..Ha, bu arada Temel kimdir, ne iş yapar, nasıl biridir, nasıl giyinir?Beni çok güldüren bu adamı çok merak ediyorum doğrusu.
*En inandığın...
Kendim.
*En ağladığın...
İstemeden, elimde olmadan yitirdiklerim.
*En unutmak istediğin...
Beni yiyip bitiren hatalarımı acilen unutmak istiyorum.
*En unutamadığın...
Alkış!Binlerce insanın alkışı, adımı haykırması ve hep bir ağızdan şarkılarımı söylemesi beni en çok heyecanlandıran şey.
*En tutkun olduğun...
Sahne.
*En duyarlı olduğun...
Aşk.
*En etkilendiğin...
Boğaz manzarası.
*En kaçınılmaz...
Ölüm.
*En güvendiğin...
Önsezilerim.
*En tahammül edemediğin...
Sivrisinekler.
*En hayran olduğun...
Karadeniz'e, özellikle kendi köyüm olan Rüzgarlı Köyü'ne hayranım.Uçsuz bucaksız bir yeşil, kuşlar, nur yüzlü nineler ve çocuklar, ahşap evler, uzaklardan akıp gelen nehrin coşkulu sesi ve akşamları dağlara çökken sis...
*En sıkıldığın...
Techno müzik.
*En acımasız...
Medya.
*En gerçek...
İnsan eli değmemiş, olabildiğince özgür ve vahşi olan tabiat.
*En özgür ''sen''...
Sahnedeki Tarkan.
*En anlam veremediğin...
Savaşlar...İnsanların paylaşarak dostça yaşamak yerine, bir toprak parçası uğrana, birbirini öldürmesi çok anlamsız geliyor.
*En klasik...
Aşk filmlerinde sevgililerin ağır çekimde salına salına birbirlerine doğru koşmaları.
*En sevindiğin...
Sahneye çıktığımda karşımda binlerce çılgın sevenimi görmek.
*En kolay...
Tembellik etmek.
*En korumasız...
Özürlüler.
*En hazin...
Ayrılıklar.
*En savunduğun...
Sokaklarda aç susuz yaşamaya mahkum ettiğimiz kedilerin, köpeklerin, belediyeler tarafından öldürülmeleri yerine, daha insani çözümlerle koruma altına alınmaları gerektiğini savunuyorum.
bravo bravo bravo bravo bravo
1 ağustos 1996
SABAH
Şarkı söylemek.
*En nefret ettiğin...
Kürkü, boynuzu, dişleri vb. için hayvanları canice öldüren ve üstelik bundan hiç üzüntü duymayan insanlardan nefret ediyorum.
*En korktuğun...
AIDS
*En güldüğün...
Temel!..Ha, bu arada Temel kimdir, ne iş yapar, nasıl biridir, nasıl giyinir?Beni çok güldüren bu adamı çok merak ediyorum doğrusu.
*En inandığın...
Kendim.
*En ağladığın...
İstemeden, elimde olmadan yitirdiklerim.
*En unutmak istediğin...
Beni yiyip bitiren hatalarımı acilen unutmak istiyorum.
*En unutamadığın...
Alkış!Binlerce insanın alkışı, adımı haykırması ve hep bir ağızdan şarkılarımı söylemesi beni en çok heyecanlandıran şey.
*En tutkun olduğun...
Sahne.
*En duyarlı olduğun...
Aşk.
*En etkilendiğin...
Boğaz manzarası.
*En kaçınılmaz...
Ölüm.
*En güvendiğin...
Önsezilerim.
*En tahammül edemediğin...
Sivrisinekler.
*En hayran olduğun...
Karadeniz'e, özellikle kendi köyüm olan Rüzgarlı Köyü'ne hayranım.Uçsuz bucaksız bir yeşil, kuşlar, nur yüzlü nineler ve çocuklar, ahşap evler, uzaklardan akıp gelen nehrin coşkulu sesi ve akşamları dağlara çökken sis...
*En sıkıldığın...
Techno müzik.
*En acımasız...
Medya.
*En gerçek...
İnsan eli değmemiş, olabildiğince özgür ve vahşi olan tabiat.
*En özgür ''sen''...
Sahnedeki Tarkan.
*En anlam veremediğin...
Savaşlar...İnsanların paylaşarak dostça yaşamak yerine, bir toprak parçası uğrana, birbirini öldürmesi çok anlamsız geliyor.
*En klasik...
Aşk filmlerinde sevgililerin ağır çekimde salına salına birbirlerine doğru koşmaları.
*En sevindiğin...
Sahneye çıktığımda karşımda binlerce çılgın sevenimi görmek.
*En kolay...
Tembellik etmek.
*En korumasız...
Özürlüler.
*En hazin...
Ayrılıklar.
*En savunduğun...
Sokaklarda aç susuz yaşamaya mahkum ettiğimiz kedilerin, köpeklerin, belediyeler tarafından öldürülmeleri yerine, daha insani çözümlerle koruma altına alınmaları gerektiğini savunuyorum.
bravo bravo bravo bravo bravo
1 ağustos 1996
SABAH