TarkanColl
14-05-08, 17:16
Doğa Derneği “Hasankeyf Yok Olmasın!” kampanyasını başlatıyor
Doğa Derneği’nin Hasankeyf ve Dicle Vadisi’nin korunması için 2005 yılında başlattığı çalışmalar Hasankeyf Ofisi’nin açılışı ile hız kazandı. Hasankeyf Ofisi, Dicle Vadisi’ndeki bölgeye özgü canlı yaşamının korunması ve “Hasankeyf Yok Olmasın” kampanyası için çatı oluşturacak.
Doğa Derneği 14 Mayıs 2008’de megastar Tarkan’ın da katılımı ile Hasankeyf Ofisi’ni açarak “Hasankeyf Yok Olmasın” kampanyasını başlattı. Doğa Derneği Hasakeyf ofisi aracılığıyla bölgenin kültür ve doğa mirası olarak tanınması için çalışmalarını yerinden sürdürecek. Doğa Derneği’nin Hasankeyf’teki ofisinde her yıl bölgeyi ziyaret eden binlerce turiste Dicle Vadisi’ndeki doğal ve tarihi alanlar hakkında bilgi verilecek.
Doğa Derneği’nin Hasankeyf ofisinin açılışını yapan ve Ilısu baraj projesi nedeni ile tarihi 10 bin yıl geçmişe uzanan Hasankeyf’in sular altında kalma tehdidi ile karşı karşıya olduğuna dikkat çeken megastar Tarkan, konuyla ilgili olarak “Doğa Derneği’nin bu kampanyasına destek vererek aslında tüm Türkiye ve dünyada tehlike altında olan doğanın yaşamasına destek veriyorum. Hasankeyf yitirdiğimiz doğamız ve topraklarımız için bir sembol. Sanatçıları, bilim insanlarını, fikir önderlerini, siyasetçileri ve tüm kamu vicdanını Türkiye doğasını yaşatmak için yapılan çalışmalara destek vermeye çağırıyorum” dedi.
Doğa yok olacak
Dicle Vadisi ve Hasankeyf, tarihi zenginliklerin yanı sıra biyolojik çeşitliliği ve bölgeye has türleri nedeniyle de büyük önem taşımakta. Doğa Derneği ve çeşitli uzmanların yaptığı çalışmaya göre, eğer Ilısu baraj projesi hayata geçerse, bölgedeki beş Önemli Doğa Alanı ve 400 kilometrelik nehir yatağını kapsayan doğal alanlar geri dönülmez bir biçimde zarar görmüş olacak.
Ilısu Barajı’ndan olumsuz etkilenecek türler arasında büyük kızkuşu (Vanellus indicus), alaca yalıçapkını (Ceryle rudis) ve Fırat kaplumbağası (Rafetus euphraticus) gibi pek çok canlı bulunuyor. Ilısu Barajı, Fırat kaplumbağasının bilinen en önemli yaşam alanlarından birini tehdit ederken Avrupa’daki tüm büyük kızkuşları ve her beş alaca yalıçapkınından birini olumsuz etkileyecek.
Doğayla beraber insanlığın ortak tarihi de yok olacak
Hasankey’te Ilısu baraj projesinden etkilenecek olan bölge antik Mezopotamya’nın önemli bir bölümünü oluşturuyor. Yapılan çalışmalara göre barajla birlikte bölgedeki 300’den fazla arkeolojik alandan 83’ü sular altında kalacak; bunlardan 14’ü Ilısu barajının neden olacağı kıyı erozyonlarından ciddi biçimde etkilenecek.
Avrupa Komisyonu ve Türkiye’deki pek çok sivil toplum örgütünün yaptığı çağrılara rağmen Hasankeyf’i UNESCO Dünya Mirası listesine dahil etmeyen Türkiye, Ilısu barajına karşı Türkiye ve dünya kamuoyundan gelen tepkilere yanıtsız kalmış durumda. Hasankeyf, aynı zamanda Dünya Anıtlar Fonu’nun belirlediği en çok tehlike altında bulunan 100 alandan biri olarak 2008 denetleme listesinde yer alıyor.
Avrupa ülkelerinin çifte standardı
Ilısu baraj projesinin finansmanının Avrupalı kredi ihracat kuruluşlarınca, Almanya, İsviçre ve Avusturya hükümetlerinin onayı ile sağlandığına dikkat çeken Doğa Derneği Genel Müdürü Güven Eken, “Proje için gerekli olan maddi desteği veren Avrupa ülkeleri, doğal ve tarihi değerleri yok eden böyle bir projeyi uygulamayı kendi ülkelerinde hayal bile edemezler ” dedi.
Eken sözlerine şöyle devam etti:
“Kredi ihracat kuruluşlarınca kredinin sağlanması için Türkiye’nin imzaladığı şartların neredeyse hiç biri yerine getirilmiş değil. Bunun en basit nedeni talep edilen şartların Ilısu barajının doğamıza ve kültürel mirasımıza vereceği zararı önleyebilmekten çok uzak olmasıdır.”
Eken, “Hasankeyf’in insanları ile birlikte Doğa Derneği, Türkiye’nin Ilısu baraj projesini iptal ederek bu korkunç hatadan geri dönmesini, bunun yerine Hasankeyf’in UNESCO’nun dünya mirası listesine eklenmesini ve Dicle Vadisi’ni Milli Park ilan etmesini talep ediyor. Başta Hükümet olmak üzere herkes bu tarihi mirasa ve doğal zenginliğe sahip çıkmalıdır. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan böyle bir kararla hem Türkiye’nin doğal ve tarihi mirasına sahip çıkmış, hem de alternatif turizm yatırımlarını ön plan çıkaran çağdaş bir kalkınma vizyonu ortaya koymuş olacaktır” diye konuştu.
http://i30.tinypic.com/2hfrxxx.jpg
http://i32.tinypic.com/331fuow.jpg
Kaynak: Doğa Derneği Basın bildirisi... (Sabah Gazetesi - Özlem Avcı)
Doğa Derneği’nin Hasankeyf ve Dicle Vadisi’nin korunması için 2005 yılında başlattığı çalışmalar Hasankeyf Ofisi’nin açılışı ile hız kazandı. Hasankeyf Ofisi, Dicle Vadisi’ndeki bölgeye özgü canlı yaşamının korunması ve “Hasankeyf Yok Olmasın” kampanyası için çatı oluşturacak.
Doğa Derneği 14 Mayıs 2008’de megastar Tarkan’ın da katılımı ile Hasankeyf Ofisi’ni açarak “Hasankeyf Yok Olmasın” kampanyasını başlattı. Doğa Derneği Hasakeyf ofisi aracılığıyla bölgenin kültür ve doğa mirası olarak tanınması için çalışmalarını yerinden sürdürecek. Doğa Derneği’nin Hasankeyf’teki ofisinde her yıl bölgeyi ziyaret eden binlerce turiste Dicle Vadisi’ndeki doğal ve tarihi alanlar hakkında bilgi verilecek.
Doğa Derneği’nin Hasankeyf ofisinin açılışını yapan ve Ilısu baraj projesi nedeni ile tarihi 10 bin yıl geçmişe uzanan Hasankeyf’in sular altında kalma tehdidi ile karşı karşıya olduğuna dikkat çeken megastar Tarkan, konuyla ilgili olarak “Doğa Derneği’nin bu kampanyasına destek vererek aslında tüm Türkiye ve dünyada tehlike altında olan doğanın yaşamasına destek veriyorum. Hasankeyf yitirdiğimiz doğamız ve topraklarımız için bir sembol. Sanatçıları, bilim insanlarını, fikir önderlerini, siyasetçileri ve tüm kamu vicdanını Türkiye doğasını yaşatmak için yapılan çalışmalara destek vermeye çağırıyorum” dedi.
Doğa yok olacak
Dicle Vadisi ve Hasankeyf, tarihi zenginliklerin yanı sıra biyolojik çeşitliliği ve bölgeye has türleri nedeniyle de büyük önem taşımakta. Doğa Derneği ve çeşitli uzmanların yaptığı çalışmaya göre, eğer Ilısu baraj projesi hayata geçerse, bölgedeki beş Önemli Doğa Alanı ve 400 kilometrelik nehir yatağını kapsayan doğal alanlar geri dönülmez bir biçimde zarar görmüş olacak.
Ilısu Barajı’ndan olumsuz etkilenecek türler arasında büyük kızkuşu (Vanellus indicus), alaca yalıçapkını (Ceryle rudis) ve Fırat kaplumbağası (Rafetus euphraticus) gibi pek çok canlı bulunuyor. Ilısu Barajı, Fırat kaplumbağasının bilinen en önemli yaşam alanlarından birini tehdit ederken Avrupa’daki tüm büyük kızkuşları ve her beş alaca yalıçapkınından birini olumsuz etkileyecek.
Doğayla beraber insanlığın ortak tarihi de yok olacak
Hasankey’te Ilısu baraj projesinden etkilenecek olan bölge antik Mezopotamya’nın önemli bir bölümünü oluşturuyor. Yapılan çalışmalara göre barajla birlikte bölgedeki 300’den fazla arkeolojik alandan 83’ü sular altında kalacak; bunlardan 14’ü Ilısu barajının neden olacağı kıyı erozyonlarından ciddi biçimde etkilenecek.
Avrupa Komisyonu ve Türkiye’deki pek çok sivil toplum örgütünün yaptığı çağrılara rağmen Hasankeyf’i UNESCO Dünya Mirası listesine dahil etmeyen Türkiye, Ilısu barajına karşı Türkiye ve dünya kamuoyundan gelen tepkilere yanıtsız kalmış durumda. Hasankeyf, aynı zamanda Dünya Anıtlar Fonu’nun belirlediği en çok tehlike altında bulunan 100 alandan biri olarak 2008 denetleme listesinde yer alıyor.
Avrupa ülkelerinin çifte standardı
Ilısu baraj projesinin finansmanının Avrupalı kredi ihracat kuruluşlarınca, Almanya, İsviçre ve Avusturya hükümetlerinin onayı ile sağlandığına dikkat çeken Doğa Derneği Genel Müdürü Güven Eken, “Proje için gerekli olan maddi desteği veren Avrupa ülkeleri, doğal ve tarihi değerleri yok eden böyle bir projeyi uygulamayı kendi ülkelerinde hayal bile edemezler ” dedi.
Eken sözlerine şöyle devam etti:
“Kredi ihracat kuruluşlarınca kredinin sağlanması için Türkiye’nin imzaladığı şartların neredeyse hiç biri yerine getirilmiş değil. Bunun en basit nedeni talep edilen şartların Ilısu barajının doğamıza ve kültürel mirasımıza vereceği zararı önleyebilmekten çok uzak olmasıdır.”
Eken, “Hasankeyf’in insanları ile birlikte Doğa Derneği, Türkiye’nin Ilısu baraj projesini iptal ederek bu korkunç hatadan geri dönmesini, bunun yerine Hasankeyf’in UNESCO’nun dünya mirası listesine eklenmesini ve Dicle Vadisi’ni Milli Park ilan etmesini talep ediyor. Başta Hükümet olmak üzere herkes bu tarihi mirasa ve doğal zenginliğe sahip çıkmalıdır. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan böyle bir kararla hem Türkiye’nin doğal ve tarihi mirasına sahip çıkmış, hem de alternatif turizm yatırımlarını ön plan çıkaran çağdaş bir kalkınma vizyonu ortaya koymuş olacaktır” diye konuştu.
http://i30.tinypic.com/2hfrxxx.jpg
http://i32.tinypic.com/331fuow.jpg
Kaynak: Doğa Derneği Basın bildirisi... (Sabah Gazetesi - Özlem Avcı)