İZMİRLİ
14-04-08, 22:15
Tarkan için...
Paris Büyükelçiliğimizde ilginç bir karşılaşma...
Büyükelçi Sönmez Köksal'ın salonunda iki konuğu var.
Birincisi, Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Salim Dervişoğlu...
Diğeri ise, müzisyen Tarkan...
Konu...
"Tarkan'ın, Kasım tertibinde askere gitmesinin ertelenip ertelenemiyeceği..."
Dervişoğlu, Deniz Harp Okulu ve Kurmay Akademisi diplomalarının yanı sıra, elektronik mühendisliği masterına sahiptir.
Nota ve mürekkebe yakın olan bir aydındır.
Böyle bir konuya gösterdiği ilgi, dikkatle izlenmelidir.
Türk ordusundaki değişimin, çok ilginç ve simgesel bir örneğidir.
Dervişoğlu, Paris'te bulunuşu sırasında, Tarkan'ın aşağıdaki satırlarda anlatacağım büyük başarısının tanığı olmuştur.
Türkiye'nin, Avrupa televizyon ekranlarına, radyolarına, gazete ve dergilerine, sadece siyasi kriz, PKK eylemleri, sınır ötesi harekat gibi boyutlarla gelmesinin ötesinde, Tarkan'ın ulusal tanıtım misyonunu gerçekleştirdiğinin bilincindedir.
Ankara temasları
Dervişoğlu, Ankara'ya döner dönmez, Milli Savunma Bakanı İsmet Sezgin ile görüşür.
"Fransa listelerinde 5. sıraya yükselmiş bir Türk sanatçısının, tam Avrupa turnesi arifesinde askere alınmasının, ulusal yararlar açısından sakıncalarını" dile getirir.
Sezgin de ona katılır.
Asal (Askere alma) Daire Başkanı olan komutanla görüşülür.
Milli futbolculara, 30 yaşa kadar tanınan askerlik ertelemesi uygulamasının, Tarkan'a da yansıtılması olanağı araştırılır.
Alınan cevap, "yasaların izin vermediğidir..."
Asal Daire Başkanı, gene de bir yol olduğuna işaret eder:
"Eğer Kültür Bakanlığı, Tarkan'ın, Türkiye'yi dışarıda temsil ettiğine dair bir yazı yazarsa ya da unvan verirse" konu halledilebilir.
Sezgin, Kültür Bakanı İstemihan Talay'la konuşur.
Fransa Büyükelçiliği'nden gelen listeler ve röportajlar dikkate alınarak, Kültür Bakanlığı tarafından gereken yazı, Milli Savunma Bakanlığı'na, oradan da, Sezgin'in kefaletiyle, Asal Daire Başkanlığı'na gönderilir.
Dileğimiz, son noktanın da konulması...
Sağlam verilere ve Türkiye'nin ulusal yararlarına dayandırıldığı sürece, başka sanatçılarımıza da bir kapı açılmaktadır.
Onur kürsüsü
Elimde, Fransa'nın ilk 100 şarkısının listesi var.
Top Single - 43. Hafta...
21 Ekim 1998 tarihini taşıyor.
Listenin 5. sırasında Tarkan...
Listeye bakıyorum.
Dünyayı, "un dos tres" yankılarıyla, futbol topu haline getirip zıplatan Ricky Martin 45. sırada...
Madonna 50. sırada...
Gerçi, Ricky Martin ve Madonna listelere daha önce girip, uzun süre zirvede kalmışlar.
Ama, gene de Tarkan'a şapka.
Sezen'in izleri
Tarkan'ın parçası, ŞIMARIK...
Fransa gençliği, bu parçayla coşuyor.
Plakları, 6 haftada, 200 bin satmış.
Dergilerdeki röportajlarını okuyorum.
Gerçekten çok güzel satırlar.
Örneğin...
TF- 1 televizyonu, 2 Ekim gecesi 20:55'teki saati, Tarkan'a verilmiş.
Dergide, bir sayfa Tarkan'a ayrılmış.
Başlık:
"TARKAN"
Altında, "Bogaziçi'nin prensi..."
Yazıda, ondan fenomen diye söz ediliyor.
Onunla, röportajlar birbirini izliyor.
Albümlerinin, şimdiye kadar 4 milyon sattığına işaret ediliyor.
Diğer dergilerden satırlara bakıyorum...
Övgülerle dolu.
Christelle Laffın şöyle yazıyor:
"Tarkan için şöhret kaderdir."
Ve, devam ediyor:
"Ocak'ta başlayacak olan Avrupa turnesi, bütün ünlü seslerin son basamağı olan Olympia'da konserle taçlanacak."
Zor dostum zor
Röportajın bir yerinde, lego parçaları gibi Tarkan'ı yaratan etkilere işaret ediliyor.
"Tarkan, Beethoven ve Mozart'ı, en sevdiği kompozitörler olarak anıyor.
Klasik Türk müziğinden, Beethoven ve Mozart'a...
Elvis Presley, Boney M., Seal, Sting ve George Michael'a açılan geniş yelpazede, henüz 25'indeki bir delikanlı..."
Belki bir röportajında, şunları da onun kimyasındaki hayat suyu olarak anlatır.
"Yıllar önce, Sezen Aksu, İstanbul'a gelmiştir.
Elinde gitarı, yanlız bir genç kız.
Yaşam, onun yolunun üzerine Üstün ve Pakize Barışta adlı çifti çıkarır.
Onlar, Sezen'in önüne bir yığın kitap koyarlar.
'Önce bunları okuyacaksın' derler.
Edebiyat, felsefe, psikoloji, sosyoloji, tarih...
Sezen, bu kitapları yutarcasına bitirir.
Sonra, Barışta çifti, Sezen'in önüne bir yığın kitap daha koyar.
Gene, aynı emir kipi:
'Oku...'
Sezen, onları da yutarcasına okur.
Zaman içinde, aralarında dostluk ve sabahlara kadar uzanan muhabbetlere dayalı bir elektrik oluşur."
Sezen'in şarkılarındaki o inanılmaz felsefe derinliği, onun doğasının yanı sıra böylesine birikimden süzülmüştür.
Yazıyı, noktalıyayım:
"Sezen, Tarkan'ın elinden tutarak, onu da Barışta ve Barışta sürecinden geçirdi..."
arşivden bir tarkan haberi..yıllar ne cabukta geciyor :19:
Paris Büyükelçiliğimizde ilginç bir karşılaşma...
Büyükelçi Sönmez Köksal'ın salonunda iki konuğu var.
Birincisi, Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Salim Dervişoğlu...
Diğeri ise, müzisyen Tarkan...
Konu...
"Tarkan'ın, Kasım tertibinde askere gitmesinin ertelenip ertelenemiyeceği..."
Dervişoğlu, Deniz Harp Okulu ve Kurmay Akademisi diplomalarının yanı sıra, elektronik mühendisliği masterına sahiptir.
Nota ve mürekkebe yakın olan bir aydındır.
Böyle bir konuya gösterdiği ilgi, dikkatle izlenmelidir.
Türk ordusundaki değişimin, çok ilginç ve simgesel bir örneğidir.
Dervişoğlu, Paris'te bulunuşu sırasında, Tarkan'ın aşağıdaki satırlarda anlatacağım büyük başarısının tanığı olmuştur.
Türkiye'nin, Avrupa televizyon ekranlarına, radyolarına, gazete ve dergilerine, sadece siyasi kriz, PKK eylemleri, sınır ötesi harekat gibi boyutlarla gelmesinin ötesinde, Tarkan'ın ulusal tanıtım misyonunu gerçekleştirdiğinin bilincindedir.
Ankara temasları
Dervişoğlu, Ankara'ya döner dönmez, Milli Savunma Bakanı İsmet Sezgin ile görüşür.
"Fransa listelerinde 5. sıraya yükselmiş bir Türk sanatçısının, tam Avrupa turnesi arifesinde askere alınmasının, ulusal yararlar açısından sakıncalarını" dile getirir.
Sezgin de ona katılır.
Asal (Askere alma) Daire Başkanı olan komutanla görüşülür.
Milli futbolculara, 30 yaşa kadar tanınan askerlik ertelemesi uygulamasının, Tarkan'a da yansıtılması olanağı araştırılır.
Alınan cevap, "yasaların izin vermediğidir..."
Asal Daire Başkanı, gene de bir yol olduğuna işaret eder:
"Eğer Kültür Bakanlığı, Tarkan'ın, Türkiye'yi dışarıda temsil ettiğine dair bir yazı yazarsa ya da unvan verirse" konu halledilebilir.
Sezgin, Kültür Bakanı İstemihan Talay'la konuşur.
Fransa Büyükelçiliği'nden gelen listeler ve röportajlar dikkate alınarak, Kültür Bakanlığı tarafından gereken yazı, Milli Savunma Bakanlığı'na, oradan da, Sezgin'in kefaletiyle, Asal Daire Başkanlığı'na gönderilir.
Dileğimiz, son noktanın da konulması...
Sağlam verilere ve Türkiye'nin ulusal yararlarına dayandırıldığı sürece, başka sanatçılarımıza da bir kapı açılmaktadır.
Onur kürsüsü
Elimde, Fransa'nın ilk 100 şarkısının listesi var.
Top Single - 43. Hafta...
21 Ekim 1998 tarihini taşıyor.
Listenin 5. sırasında Tarkan...
Listeye bakıyorum.
Dünyayı, "un dos tres" yankılarıyla, futbol topu haline getirip zıplatan Ricky Martin 45. sırada...
Madonna 50. sırada...
Gerçi, Ricky Martin ve Madonna listelere daha önce girip, uzun süre zirvede kalmışlar.
Ama, gene de Tarkan'a şapka.
Sezen'in izleri
Tarkan'ın parçası, ŞIMARIK...
Fransa gençliği, bu parçayla coşuyor.
Plakları, 6 haftada, 200 bin satmış.
Dergilerdeki röportajlarını okuyorum.
Gerçekten çok güzel satırlar.
Örneğin...
TF- 1 televizyonu, 2 Ekim gecesi 20:55'teki saati, Tarkan'a verilmiş.
Dergide, bir sayfa Tarkan'a ayrılmış.
Başlık:
"TARKAN"
Altında, "Bogaziçi'nin prensi..."
Yazıda, ondan fenomen diye söz ediliyor.
Onunla, röportajlar birbirini izliyor.
Albümlerinin, şimdiye kadar 4 milyon sattığına işaret ediliyor.
Diğer dergilerden satırlara bakıyorum...
Övgülerle dolu.
Christelle Laffın şöyle yazıyor:
"Tarkan için şöhret kaderdir."
Ve, devam ediyor:
"Ocak'ta başlayacak olan Avrupa turnesi, bütün ünlü seslerin son basamağı olan Olympia'da konserle taçlanacak."
Zor dostum zor
Röportajın bir yerinde, lego parçaları gibi Tarkan'ı yaratan etkilere işaret ediliyor.
"Tarkan, Beethoven ve Mozart'ı, en sevdiği kompozitörler olarak anıyor.
Klasik Türk müziğinden, Beethoven ve Mozart'a...
Elvis Presley, Boney M., Seal, Sting ve George Michael'a açılan geniş yelpazede, henüz 25'indeki bir delikanlı..."
Belki bir röportajında, şunları da onun kimyasındaki hayat suyu olarak anlatır.
"Yıllar önce, Sezen Aksu, İstanbul'a gelmiştir.
Elinde gitarı, yanlız bir genç kız.
Yaşam, onun yolunun üzerine Üstün ve Pakize Barışta adlı çifti çıkarır.
Onlar, Sezen'in önüne bir yığın kitap koyarlar.
'Önce bunları okuyacaksın' derler.
Edebiyat, felsefe, psikoloji, sosyoloji, tarih...
Sezen, bu kitapları yutarcasına bitirir.
Sonra, Barışta çifti, Sezen'in önüne bir yığın kitap daha koyar.
Gene, aynı emir kipi:
'Oku...'
Sezen, onları da yutarcasına okur.
Zaman içinde, aralarında dostluk ve sabahlara kadar uzanan muhabbetlere dayalı bir elektrik oluşur."
Sezen'in şarkılarındaki o inanılmaz felsefe derinliği, onun doğasının yanı sıra böylesine birikimden süzülmüştür.
Yazıyı, noktalıyayım:
"Sezen, Tarkan'ın elinden tutarak, onu da Barışta ve Barışta sürecinden geçirdi..."
arşivden bir tarkan haberi..yıllar ne cabukta geciyor :19: