eskalen
10-01-08, 16:15
En çok eleştirilen de o oldu, en çok sevilip göklere çıkarılan da... Hem en çok onun kulakları çekilmek istendi, hem de en çok ona dokunulmak... Kim ne derse desin, o ne yaparsa yapsın, tek bir gerçek var ki; o da Tarkan’ın hala bu ülkenin müzik dinamikleri içinde çok önemli bir yer teşkil ediyor olduğu. Müziğin çok hızlı bir şekilde, git gide daha küçük parçalara ayrıldığı, starlık kavramının artık neredeyse tamamen yok olma tehlikesiyle karşı karşıya kaldığı bu “dinamikleri çok hızlı değişen” çağda, o belki de Türkiye’nin en son ve en büyük starı. Yeni albümü Metamorfoz; öncesi, yapım süreci ve şimdisiyle çok konuşuldu, konuşuluyor ve konuşulacak. Biz de Pafil.com olarak Tarkan’ın “Metomorfoz” sürecini adım adım deşifre ettik.
Çok uzun zamandır “beklenenler” listesinin en üst sırasındaydı Tarkan’ın yeni albümü. Tek kelimeyle “başarısız” diyebileceğimiz İngilizce albüm denemesinden sonra, kalpler Tarkan’ın fırtınalar estirdiği eski günlerini aramaya koyulurken, gözler ve kulaklar da bu konuda Tarkan cephesinden gelecek güzel haberleri beklemeye başladı. Önce Türk Sanat Müziği albümü yapacağı konuşuldu kulislerde. Hatta geçtiğimiz yaz Açıkhava Konserleri’ne 4-5 şarkıdan oluşan bir “Türk Sanat Müziği” bölümü ekleyerek nabız da yokladı Tarkan. Bu albüm için hazırlıklara bile başladı hatta. Ama medyada oluşturulan kamuoyu baskısı, kısa sürede bu albüm projesinin rafa kalkmasına, Tarkan’ın “en acil tarafından” yeni şarkılardan oluşacak bir Türkçe albüme yoğunlaşmasına neden oldu.
Bu albümün hazırlık süreci de, Tarkan’la ilgili pek çok diğer şeyde olduğu gibi ve de artık Tarkan kariyerinde olağan bir hale geldiği üzere- pek de sıradan ve sessiz geçmedi. Önce Nazan Öncel- Sezen Aksu ikileminde, Tarkan’ın yeni albüm için Nazan Öncel’den vazgeçip, ilk göz ağrısı Sezen Aksu’ya döndüğü haberleri geldi. İkili medyaya yeni albümde yeniden birlikte çalışacaklarına dair açıklamalar yaptı. Bunun üzerine Nazan Öncel, Tarkan’ı kendi albümünde pek “imalı” bir şarkıyla selamlayıverdi, ya da bunu da eksik bırakmadı diyelim. Sezen Aksu’yla işler gayet yolunda gidiyor gibi görünürken, fakat aylar geçmesine rağmen albümle ilgili hiçbir haber alınamazken; aylar sonra bir gün, basına yeni albüm için Sezen Aksu’nun yazdığı bir şarkının sözleri yansıyınca, albüm için git gide meraklanan kalplere bir nebze de olsa su serpilmiş oldu. Görünen o ki; her şey yolundaydı. Artık şarkılar bile neredeyse hazırdı. En azından albümün can simidi olarak görülen “Minik Serçe” hiti itinayla adresine ulaşmış, zulada beklemeye başlamıştı. Fakat işler beklendiği gibi gitmedi. Öyle gitmediği de kısa bir süre sonra anlaşıldı. Tarkan, albüme “Biraz Nezaket” adı verilen bu şarkıyı, bazı sözleri yüzünden, albümün geneline ve kendi tarzına uymadığı gerekçesiyle son anda almaktan vazgeçmişti. Bunun üzerine uzun süre kulislerde ve medyada, Sezen Aksu’nun bu duruma epey içerlediği ve Tarkan’la uzun bir aradan sonra yeniden kurulan sıcak ilişkinin sekteye uğradığı konuşuldu. Gerçi bu konuda elimizde hala net bir bilgi bulunmamakta. Keza ne Tarkan ne de Aksu cephesinden konuyla ilgili hiçbir zaman için net bir bilgi gelmediğini hatırlatalım. Biz çıkan haberlerin referansıyla, medyanın yalancısı olduğumuzu söylemekle yetinelim. Benim tarafıma, o dönem Hürriyet adına yaptığım bir haber için Tarkan cephesinden gelen açıklamaysa aynen şöyleydi “Bahsi geçen Biraz Nezaket şarkısı, sadece üzerinde çalışılan şarkılardan biridir. Şarkı ortaya çıktığı andan itibaren albüme alınıp alınmamasıyla ilgili hiçbir şey konuşulmamıştır. Sadece Tarkan tarafından bir demosu yapılmıştır. Şarkının albüme alınacağına bile karar verilmedi ki, albümden çıkarılmış olsun.”
Bu açıklamayla yetinmeyen ben, Tarkan’la Sezen Aksu’nun albüm için ortak yürüttüğü çalışmanın ne durumda olduğunu soruvermiştim hızla. Hitt Müzik’ten gelen cevap, her zaman olduğu gibi yine son derece dikkatli, titiz ve politikti. “ Tarkan, Sezen hanımla hala albüm ile ilgili fikir yürütmeye, denemeler yapmaya devam ediyor. Ama şu an hiçbir şey belli değil. Çalışmalar hızla devam ediyor.” Peki ama albümde bir Sezen Aksu şarkısı olacak mı? “İnanın şu an hiçbir şey belli değil. Albümde hangi şarkıların yer alacağı henüz netlik kazanmadı.”
VE TARKAN SAĞ GÖSTERİP SOL VURUR
ALBÜME SADECE KENDİ BESTELERİNİ ALIR
Yapılan açıklamaların bu kadar muğlak olmasına rağmen, ben dahil kamuoyunda oluşan genel beklenti albümde mutlaka en azından 1-2 Sezen Aksu hiti olacağı yönündeydi. Herkes, yıllar sonra Tarkan’ı yine Minik Serçe’nin uçuracağı konusunda adeta hemfikirdi. Ama Tarkan, çalışmalarını büyük bir gizlilik içinde yürüttüğü ve deyimin tam hakkıyla “ser verip sır vermediği” yeni albümüyle ilgili, en büyük süprizi tam da bu konuda yaptı. Albüm çıktığında herkes en büyük şaşkınlığı, heyecanlı gözlerle aradıkları Sezen Aksu şarkılarını bulamayınca yaşadı. Tarkan, son anda aldığı kararla albüme Sezen Aksu dahil, diğer herkesi yaklaştırmaktan vazgeçmiş, bütün albümün kendi bestelerinden oluşmasına karar vermiş, bunu da uygulamıştı. “Diğer herkes” diyorum çünkü çeşitli kaynaklardan gelen haberlere göre, Tarkan’ın yeni albümü için canla başla çalışan isimlerin arasında yalnızca Sezen Aksu yoktu. Pek çok söz ve müzik yazarı, Tarkan’ın kariyeri için dönüm noktası sayılan bu albümde yer alabilmek için bütün yeteneğini konuşturup, elinden geleni ardına koymayıp Tarkan için hit üretmeye çoktan kendini adamıştı bile. Öyle ki Nil Karaibrahimgil’in bile bu isimler arasında olduğu konuşuldu bir süre. Murat Boz’a yazdığı Aşkı Bulamam Ben şarkısıyla, Murat Boz’un oldukça iyi bir çıkış yapmasını sağlayan, zaten kendi kariyerinde başarısını her geçen gün artan bir ivmeyle sürdüren, son yılların en zeki, en kıvrak ve en eğlenceli şarkılarının üreticisi Nil Karaibrahimgil, neden Tarkan’ın yeni dönem hit şarkısının yaratıcısı olamasındı? Böyle bir çalışma yapıldı mı yapılmadı mı, yine kesin olarak bilemiyoruz ama “Pekala gayet hoş olabilirdi, hala hoş olabilir, bence Tarkan bunu mutlaka düşünmeli, Nil’in bu konudaki yeteneği hafife alınmamalı” diyerek konuyu biz, hızla “Metamorfoz”a getirelim.
Öyle ya da böyle, ne konuşulursa konuşulsun, kimlerden vazgeçilip, kimler tercih edilirse edilsin, bugün elimizin altında bütün bu sorulara artık en net cevabı verecek bir şey varsa, o da Metamorfoz albümünün bizzat kendisidir. CD ve kaset formatlarında artık rahatlıkla ulaşabileceğimiz bir durumdadır, artık onun üzerine konuşulmalıdır, gerisi beyhudedir.
METOMORFOZ ŞİMDİ’Sİ ve olası SONRASI
Gelin, Metomorfoz’u madde madde inceleyelim...
1- Bir kere bütün Tarkan albümlerinde, ya da Tarkan’la ilgili herhangi bir şeyde olduğu gibi, albümün medya promosyonu yine çok merak ettirici, olabildiğince profesyonel ve sansasyonel yapıldı. Bunda bütün payın Tarkan ve ekibinde olduğunu söylemek doğru olmaz. Keza malzeme Tarkan olunca, ister istemez bütün medya mensupları, konu başlığı ne olursa olsun olaya balıklama atlıyor. Metamorfoz’da da aynı şey bir kez daha tekrarlanmış oldu. Önce Tarkan, yılbaşı gecesi TRTde 6 şarkı söylemek için aldığı konuşulan astronomik fiyatlarla uzun bir süre gündemi meşgul etti. Konu ile ilgili değerlendirme yapmayan neredeyse kalmadı. Günlerce, gecelerde –her Tarkan meselesinde olduğu gibi- bu konunun da itinayla suyu çıkarıldı. Tarkan’ın profesyonelliği ise konu ile ilgili net bir açıklama yapmayıp, konunun daha da uzatılmasını, üzerine gidilmesini, adeta dillere sakız edilmesini sağlamak oldu. “Susmak, konuşmamak, işin gizemini korumak” ne yazık ki özellikle bütün magazincilerin hala düştüğü bir tuzak... Sezen Aksu’nun medyayla ilişkisini neredeyse sıfıra indirdiği dönemde, nasıl da daha çok merak edilip, daha özel ve değerli bir yere konduğunu hatırlayalım. Bu tamamen markayı doğru yönetmektir. Çünkü marka, bazı dönemlerde dinlendirilmelidir, bu merak duygusunu ateşler. Tarkan her ne kadar, kendi markasını bazen oldukça kötü yönetse de, her zaman toparlamasını da bilmiştir. Öyle ki, TRT’de yaptığı performansta ilk 4 şarkıda senkronun tutmaması bile bence Tarkan’a artı puan olarak geri döndü. Yılbaşı gecesi onu ekranda izleyemeyenleri bir kenara bırakın, asıl nasıl senkronun tutmadığını görmek isteyenler soluğu youtube’da aldı mesela...
2- Albüm çıkar çıkmaz konuşulan bir diğer konu da albümde neden albümde başka söz ve müzik yazarlarının olmadığıydı. Tarkan bu konuda da tam anlamıyla sağ gösterip sol vurdu. Son dakikada “Hayır, vazgeçtim, buyrun tamamen kendim yazdım, kendi şarkılarım, kendi duygularım.” dendi. Pek çok müzikseverin Tarkan’ın hiç kimsenin desteği olmadan, tek başına bu işi kıvırıp kıvıramayacağını merak ettiği için albüme ilgi gösterdiğine şahidim. Keza itiraf etmeliyim; o dinleyicilerden biri de bendim. Çünkü Tarkan söz ve müzik yazarlığı konusunda, kariyeri boyunca ilk defa sırtını bu albümde yalnızca kendine yasladı. Tarkan’ın albümlerinde en büyük hitlerinin genelde hep Sezen Aksu ve Nazan Öncel imzalı olduğunu hatırlatmak isterim.
3- Peki, bir önceki maddeyle paralel gidersek, Tarkan bu albümde, işin içinden yalnızca kendi söz ve müzikleriyle alnının akıyla çıkmayı başarmış mıdır? Kişisel fikrim ve benim Tarkan’dan beklentimce “Hayır!” ama genel müzik dinleyicisi penceresinden baktığımda “Büyük ölçüde, evet. Hatta beklediğimden daha çok!” Bir kere Ozan Çolakoğlu’nun albüm için oluşturduğu genel sound çatısı hem benim açımdan hem de az çok tahmin ettiğim üzere genel dinleyici açısından oldukça yenilikçi ve heyecan verici. Ozan, albümde hem Tarkan’ı modern dünyanın değişen müziğiyle buluşturmayı, hem de Tarkan’ın duygularını, ruhunu, kıvraklığını özellikle alaturka dokusunu çok iyi korumayı başarmış. Zaten Ozan Çolakoğlu dışında Türkiye’de Tarkan’ın başka bir aranjörle çalışması mümkün değil. İki nedeni var: Birincisi, artık birbirleri içine geçmiş ayrılmaz omurgalar gibiler, birbirlerini çok iyi tanıyorlar. İkincisi, Tarkan’ın alaturka kökleriyle modern dünyaya bakan vizyonunu Ozan Çolakoğlu dışında bir müzisyenin bu kadar detaylı ve ustaca resimlemesi mümkün değil, üstelik dünyadaki bütün aranjörler dahil... Tarkan’ın diğer aranjörlerle yaptığı çalışmalar, yalnızca hoş denemeler olarak kalmalı, Ozan Çolakoğlu olmadan asla!
4- Genel müzik dinleyicisi penceresinden bakmaya devam edildiğinde, albüm sound’undan sonra gelelim şarkılara. Öncelikle albüm genelinin, ilk dinlendiğinde, hatta sonraki dinleyişlerde Tarkan’ın daha önce yaptığı albümler kadar bir anda hedefi tam on ikiden, daha argo deyimle damardan vurmadığını söylemek lazım. Albümün çıkış şarkısı Vay Anam Vay bile, aslında Ozan Çolakoğlu’nun yaptığı o şahane düzenleme olmasaydı çok vasat bir Tarkan şarkısı olarak kıyıda köşede rahatlıkla kalabilirdi. Ve tabi ki Tarkan’ın en sıradan şarkıyı bile söylediğinde parlatacak olan tartışmasız “büyük ve güçlü” yorumunu es geçmeyelim. Zaten albümün en büyük iki silahı var dersek en doğru tespiti yapmış oluruz: Ozan’ın aranjörlük dehası ve Tarkan’ın kusursuz yorumculuğu. Peki sadece bununla mı sınırlıdır, şarkılar bu kadar mı vasat derseniz, “Hayır, değil!” dememiz gerekiyor. Merak etmeyiniz ey sevgili dinleyici, Tarkan yine geneli kucaklamasını bilecek melodi ve nakaratlar yakalamış durumda. Belki Hüp, Şımarık, Hepsi Senin mi, Dudu Dudu, Kuzu Kuzu kadar büyük hitler olmasa da Dilli Düdük, Hop Hop, Arada Bir, Dedikodu gibi geneli kucaklayacak, istenen ve özlenen Tarkan dozunu ruhlara enjekte edecek şarkılar mevcut. Özellikle Dilli Düdük, çıkış şarkısı Vay Anam Vay’ın çok daha önüne geçebilecek bir şarkı, hatta şimdiden geçmeye başladı bile. Özetle Tarkan kendisinden bekleneni en azından minimum düzeyde karşılamış durumdadır. Dinlenir mi bu şarkılar? Dinlenir... Klüplerde çalar mı? Evet, çalar. İnsanlar yine kendinden geçip dans eder mi? Evet, eder.
5- Beni hayal kırıklığına uğratan şeylere gelirsek... Bir kere en başta, şarkı sözleri! Albümün belki de en büyük eksiği, defosu, noksan kalanı kesinlikle şarkı sözleri. Tarkan, albümde her şeyi kendi yapmak isteyince, şarkı sözlerini de tek tabanca halletmek istemiş. Ama Tarkan’ın bugüne kadar yazdığı şarkı sözlerine bakarak, kariyerinin hiçbir döneminde iyi bir söz yazarı olmadığını söylemem gerekiyor. En azından kendini taşıyacak, kendine yakışacak kadar iddialı şeyler yazamadığının en büyük kanıtı, Metamorfoz albümüdür. Belki en başından beri bütün şarkılarını Tarkan söz’lendirmiş olsaydı, bugün gelinen noktada Tarkan’ın Metamorfoz sözleri bu kadar göze batmayabilirdi. Ama kariyerinin başlangıcından bugüne Sezen Aksu, Nazan Öncel, Ümit Sayın, Mete Özgencil, Pakize Barışta gibi kalem ustalarının sözlerini üzerine ustaca giyinen ve o sözlerle çok değerli ve kişilikli bir hikaye kurmayı başaran bir mega starın, işin söz kısmında bu isimler olmadan adeta eksik giyinmiş, adeta çıplak kalmış kadar çaresiz bir durumda olduğunu söylemem lazım. En azından adını “değişim” koyduğu albümünde, işin bana göre en önemli kısmı olan sözel kısmında biraz yardım alsaymış demeden edemiyor insan. Ortaya çıkan fotoğrafta her şey gayet net zaten: Şarkı sözlerine bir bakın, alt alta ata sözleri ve deyimler sözlüğü gibi. Tek bir özel cümlesi, tek bir kendine ait odası yok Tarkan’ın bu sözlerde. Yeni hiçbir şey söylemiyor. Oysa en çok söylemesi gereken zamanlar şimdi, susması, kendini tekrarlaması gereken değil... İtiraf edelim, bu konuda kralımız çıplak!!!
6- Albümün ikinci kişisel hayal kırıklığı ise Beni Anlama, Biz Nereye, Verme, Gecenin Ürkek Kanatlarında, Uzak gibi çok küçük bir kitlenin fark edeceği ama çok sevip baş tacı edeceği bir minör hit barındırmıyor oluşu. Ama bu genel müzik dinleyicisinin çok umurunda mıdır, elbette değildir. Ama Tarkan’ı daha özel seven bir kitlenin, böyle şarkılar sayesinde onu daha değerli ve özel bir yere koyduğu da bir gerçektir. Majör hitler kadar, kıyıda köşede kalacağı baştan belli olan minör hitler de albüm çatısı oluşturulurken önemlidir, dikkate alınmalıdır. Bakınız Candan Erçetin’in Kaybettiz Biz, Arada Bir, Daha, Gel Yeter, Merak Ediyorum ve Sonsuz’u... Bakınız Teoman’ın Sessiz Eller, Bazı Yalanlar, Kim, Kelimeler ve Gökdelenler’i. Bakınız Sezen Aksu’nun İstanbul Hatırası, Rumeli Havası, Yeter, Bir Başka Aşk, Bu Gece, Sonbahar, Yıllar Sonra, Gamsız, Aşkları da Vururlar, Gül, Şimal Yıldızı, Karşı Pencere’si... Tarkan’ın albümünde bu konuda beklentisi olanları, tatmin etmeye en yakın 2 şarkı ise Bam Teli ve Gün Gibi. Ama ne yazık ki, yine yukarıda saydıklarım kadar aradan sıyrılacak güçte değiller.
7- Tarkan’ın imajına gelecek olursak. Yine hakkında en çok konuşulan konulardan biriydi. Pek çok şey söylenebilir. Konunun uzmanı değilim. Sadece şunu söyleyebilirim; Ben aslında o kadar da insanların yerden yere vurduğu kadar kötü bulmadım Tarkan’ın yeni görünüşünü... Kısa saçlar da, kirli sakal da, giydikleri de bence gayet hoş. Tabi ki keşke bazı dış kaynaklardan esinlenmemiş olsaydı, kendine ait daha özel bir şey yaratabilseydi.. Ama eğer sorarsanız, Tarkan’ın en iyi imajı hangisiydi diye, kesinlikle Kuzu Kuzu dönemini, özellikle bir karavan içinde üzeri çıplak yeşil elma yediği o muhteşem klibi tek geçerim... Yeni albümün klibini ise merakla beklemekteyim. Belki ikinci bir Kuzu Kuzu- Akustik vakasını hep beraber yaşarız, kim bilir...
Kaynak:pafil.com/pafil dergi
Suat Kavukluoğlu - 09.01.2008
Çok uzun zamandır “beklenenler” listesinin en üst sırasındaydı Tarkan’ın yeni albümü. Tek kelimeyle “başarısız” diyebileceğimiz İngilizce albüm denemesinden sonra, kalpler Tarkan’ın fırtınalar estirdiği eski günlerini aramaya koyulurken, gözler ve kulaklar da bu konuda Tarkan cephesinden gelecek güzel haberleri beklemeye başladı. Önce Türk Sanat Müziği albümü yapacağı konuşuldu kulislerde. Hatta geçtiğimiz yaz Açıkhava Konserleri’ne 4-5 şarkıdan oluşan bir “Türk Sanat Müziği” bölümü ekleyerek nabız da yokladı Tarkan. Bu albüm için hazırlıklara bile başladı hatta. Ama medyada oluşturulan kamuoyu baskısı, kısa sürede bu albüm projesinin rafa kalkmasına, Tarkan’ın “en acil tarafından” yeni şarkılardan oluşacak bir Türkçe albüme yoğunlaşmasına neden oldu.
Bu albümün hazırlık süreci de, Tarkan’la ilgili pek çok diğer şeyde olduğu gibi ve de artık Tarkan kariyerinde olağan bir hale geldiği üzere- pek de sıradan ve sessiz geçmedi. Önce Nazan Öncel- Sezen Aksu ikileminde, Tarkan’ın yeni albüm için Nazan Öncel’den vazgeçip, ilk göz ağrısı Sezen Aksu’ya döndüğü haberleri geldi. İkili medyaya yeni albümde yeniden birlikte çalışacaklarına dair açıklamalar yaptı. Bunun üzerine Nazan Öncel, Tarkan’ı kendi albümünde pek “imalı” bir şarkıyla selamlayıverdi, ya da bunu da eksik bırakmadı diyelim. Sezen Aksu’yla işler gayet yolunda gidiyor gibi görünürken, fakat aylar geçmesine rağmen albümle ilgili hiçbir haber alınamazken; aylar sonra bir gün, basına yeni albüm için Sezen Aksu’nun yazdığı bir şarkının sözleri yansıyınca, albüm için git gide meraklanan kalplere bir nebze de olsa su serpilmiş oldu. Görünen o ki; her şey yolundaydı. Artık şarkılar bile neredeyse hazırdı. En azından albümün can simidi olarak görülen “Minik Serçe” hiti itinayla adresine ulaşmış, zulada beklemeye başlamıştı. Fakat işler beklendiği gibi gitmedi. Öyle gitmediği de kısa bir süre sonra anlaşıldı. Tarkan, albüme “Biraz Nezaket” adı verilen bu şarkıyı, bazı sözleri yüzünden, albümün geneline ve kendi tarzına uymadığı gerekçesiyle son anda almaktan vazgeçmişti. Bunun üzerine uzun süre kulislerde ve medyada, Sezen Aksu’nun bu duruma epey içerlediği ve Tarkan’la uzun bir aradan sonra yeniden kurulan sıcak ilişkinin sekteye uğradığı konuşuldu. Gerçi bu konuda elimizde hala net bir bilgi bulunmamakta. Keza ne Tarkan ne de Aksu cephesinden konuyla ilgili hiçbir zaman için net bir bilgi gelmediğini hatırlatalım. Biz çıkan haberlerin referansıyla, medyanın yalancısı olduğumuzu söylemekle yetinelim. Benim tarafıma, o dönem Hürriyet adına yaptığım bir haber için Tarkan cephesinden gelen açıklamaysa aynen şöyleydi “Bahsi geçen Biraz Nezaket şarkısı, sadece üzerinde çalışılan şarkılardan biridir. Şarkı ortaya çıktığı andan itibaren albüme alınıp alınmamasıyla ilgili hiçbir şey konuşulmamıştır. Sadece Tarkan tarafından bir demosu yapılmıştır. Şarkının albüme alınacağına bile karar verilmedi ki, albümden çıkarılmış olsun.”
Bu açıklamayla yetinmeyen ben, Tarkan’la Sezen Aksu’nun albüm için ortak yürüttüğü çalışmanın ne durumda olduğunu soruvermiştim hızla. Hitt Müzik’ten gelen cevap, her zaman olduğu gibi yine son derece dikkatli, titiz ve politikti. “ Tarkan, Sezen hanımla hala albüm ile ilgili fikir yürütmeye, denemeler yapmaya devam ediyor. Ama şu an hiçbir şey belli değil. Çalışmalar hızla devam ediyor.” Peki ama albümde bir Sezen Aksu şarkısı olacak mı? “İnanın şu an hiçbir şey belli değil. Albümde hangi şarkıların yer alacağı henüz netlik kazanmadı.”
VE TARKAN SAĞ GÖSTERİP SOL VURUR
ALBÜME SADECE KENDİ BESTELERİNİ ALIR
Yapılan açıklamaların bu kadar muğlak olmasına rağmen, ben dahil kamuoyunda oluşan genel beklenti albümde mutlaka en azından 1-2 Sezen Aksu hiti olacağı yönündeydi. Herkes, yıllar sonra Tarkan’ı yine Minik Serçe’nin uçuracağı konusunda adeta hemfikirdi. Ama Tarkan, çalışmalarını büyük bir gizlilik içinde yürüttüğü ve deyimin tam hakkıyla “ser verip sır vermediği” yeni albümüyle ilgili, en büyük süprizi tam da bu konuda yaptı. Albüm çıktığında herkes en büyük şaşkınlığı, heyecanlı gözlerle aradıkları Sezen Aksu şarkılarını bulamayınca yaşadı. Tarkan, son anda aldığı kararla albüme Sezen Aksu dahil, diğer herkesi yaklaştırmaktan vazgeçmiş, bütün albümün kendi bestelerinden oluşmasına karar vermiş, bunu da uygulamıştı. “Diğer herkes” diyorum çünkü çeşitli kaynaklardan gelen haberlere göre, Tarkan’ın yeni albümü için canla başla çalışan isimlerin arasında yalnızca Sezen Aksu yoktu. Pek çok söz ve müzik yazarı, Tarkan’ın kariyeri için dönüm noktası sayılan bu albümde yer alabilmek için bütün yeteneğini konuşturup, elinden geleni ardına koymayıp Tarkan için hit üretmeye çoktan kendini adamıştı bile. Öyle ki Nil Karaibrahimgil’in bile bu isimler arasında olduğu konuşuldu bir süre. Murat Boz’a yazdığı Aşkı Bulamam Ben şarkısıyla, Murat Boz’un oldukça iyi bir çıkış yapmasını sağlayan, zaten kendi kariyerinde başarısını her geçen gün artan bir ivmeyle sürdüren, son yılların en zeki, en kıvrak ve en eğlenceli şarkılarının üreticisi Nil Karaibrahimgil, neden Tarkan’ın yeni dönem hit şarkısının yaratıcısı olamasındı? Böyle bir çalışma yapıldı mı yapılmadı mı, yine kesin olarak bilemiyoruz ama “Pekala gayet hoş olabilirdi, hala hoş olabilir, bence Tarkan bunu mutlaka düşünmeli, Nil’in bu konudaki yeteneği hafife alınmamalı” diyerek konuyu biz, hızla “Metamorfoz”a getirelim.
Öyle ya da böyle, ne konuşulursa konuşulsun, kimlerden vazgeçilip, kimler tercih edilirse edilsin, bugün elimizin altında bütün bu sorulara artık en net cevabı verecek bir şey varsa, o da Metamorfoz albümünün bizzat kendisidir. CD ve kaset formatlarında artık rahatlıkla ulaşabileceğimiz bir durumdadır, artık onun üzerine konuşulmalıdır, gerisi beyhudedir.
METOMORFOZ ŞİMDİ’Sİ ve olası SONRASI
Gelin, Metomorfoz’u madde madde inceleyelim...
1- Bir kere bütün Tarkan albümlerinde, ya da Tarkan’la ilgili herhangi bir şeyde olduğu gibi, albümün medya promosyonu yine çok merak ettirici, olabildiğince profesyonel ve sansasyonel yapıldı. Bunda bütün payın Tarkan ve ekibinde olduğunu söylemek doğru olmaz. Keza malzeme Tarkan olunca, ister istemez bütün medya mensupları, konu başlığı ne olursa olsun olaya balıklama atlıyor. Metamorfoz’da da aynı şey bir kez daha tekrarlanmış oldu. Önce Tarkan, yılbaşı gecesi TRTde 6 şarkı söylemek için aldığı konuşulan astronomik fiyatlarla uzun bir süre gündemi meşgul etti. Konu ile ilgili değerlendirme yapmayan neredeyse kalmadı. Günlerce, gecelerde –her Tarkan meselesinde olduğu gibi- bu konunun da itinayla suyu çıkarıldı. Tarkan’ın profesyonelliği ise konu ile ilgili net bir açıklama yapmayıp, konunun daha da uzatılmasını, üzerine gidilmesini, adeta dillere sakız edilmesini sağlamak oldu. “Susmak, konuşmamak, işin gizemini korumak” ne yazık ki özellikle bütün magazincilerin hala düştüğü bir tuzak... Sezen Aksu’nun medyayla ilişkisini neredeyse sıfıra indirdiği dönemde, nasıl da daha çok merak edilip, daha özel ve değerli bir yere konduğunu hatırlayalım. Bu tamamen markayı doğru yönetmektir. Çünkü marka, bazı dönemlerde dinlendirilmelidir, bu merak duygusunu ateşler. Tarkan her ne kadar, kendi markasını bazen oldukça kötü yönetse de, her zaman toparlamasını da bilmiştir. Öyle ki, TRT’de yaptığı performansta ilk 4 şarkıda senkronun tutmaması bile bence Tarkan’a artı puan olarak geri döndü. Yılbaşı gecesi onu ekranda izleyemeyenleri bir kenara bırakın, asıl nasıl senkronun tutmadığını görmek isteyenler soluğu youtube’da aldı mesela...
2- Albüm çıkar çıkmaz konuşulan bir diğer konu da albümde neden albümde başka söz ve müzik yazarlarının olmadığıydı. Tarkan bu konuda da tam anlamıyla sağ gösterip sol vurdu. Son dakikada “Hayır, vazgeçtim, buyrun tamamen kendim yazdım, kendi şarkılarım, kendi duygularım.” dendi. Pek çok müzikseverin Tarkan’ın hiç kimsenin desteği olmadan, tek başına bu işi kıvırıp kıvıramayacağını merak ettiği için albüme ilgi gösterdiğine şahidim. Keza itiraf etmeliyim; o dinleyicilerden biri de bendim. Çünkü Tarkan söz ve müzik yazarlığı konusunda, kariyeri boyunca ilk defa sırtını bu albümde yalnızca kendine yasladı. Tarkan’ın albümlerinde en büyük hitlerinin genelde hep Sezen Aksu ve Nazan Öncel imzalı olduğunu hatırlatmak isterim.
3- Peki, bir önceki maddeyle paralel gidersek, Tarkan bu albümde, işin içinden yalnızca kendi söz ve müzikleriyle alnının akıyla çıkmayı başarmış mıdır? Kişisel fikrim ve benim Tarkan’dan beklentimce “Hayır!” ama genel müzik dinleyicisi penceresinden baktığımda “Büyük ölçüde, evet. Hatta beklediğimden daha çok!” Bir kere Ozan Çolakoğlu’nun albüm için oluşturduğu genel sound çatısı hem benim açımdan hem de az çok tahmin ettiğim üzere genel dinleyici açısından oldukça yenilikçi ve heyecan verici. Ozan, albümde hem Tarkan’ı modern dünyanın değişen müziğiyle buluşturmayı, hem de Tarkan’ın duygularını, ruhunu, kıvraklığını özellikle alaturka dokusunu çok iyi korumayı başarmış. Zaten Ozan Çolakoğlu dışında Türkiye’de Tarkan’ın başka bir aranjörle çalışması mümkün değil. İki nedeni var: Birincisi, artık birbirleri içine geçmiş ayrılmaz omurgalar gibiler, birbirlerini çok iyi tanıyorlar. İkincisi, Tarkan’ın alaturka kökleriyle modern dünyaya bakan vizyonunu Ozan Çolakoğlu dışında bir müzisyenin bu kadar detaylı ve ustaca resimlemesi mümkün değil, üstelik dünyadaki bütün aranjörler dahil... Tarkan’ın diğer aranjörlerle yaptığı çalışmalar, yalnızca hoş denemeler olarak kalmalı, Ozan Çolakoğlu olmadan asla!
4- Genel müzik dinleyicisi penceresinden bakmaya devam edildiğinde, albüm sound’undan sonra gelelim şarkılara. Öncelikle albüm genelinin, ilk dinlendiğinde, hatta sonraki dinleyişlerde Tarkan’ın daha önce yaptığı albümler kadar bir anda hedefi tam on ikiden, daha argo deyimle damardan vurmadığını söylemek lazım. Albümün çıkış şarkısı Vay Anam Vay bile, aslında Ozan Çolakoğlu’nun yaptığı o şahane düzenleme olmasaydı çok vasat bir Tarkan şarkısı olarak kıyıda köşede rahatlıkla kalabilirdi. Ve tabi ki Tarkan’ın en sıradan şarkıyı bile söylediğinde parlatacak olan tartışmasız “büyük ve güçlü” yorumunu es geçmeyelim. Zaten albümün en büyük iki silahı var dersek en doğru tespiti yapmış oluruz: Ozan’ın aranjörlük dehası ve Tarkan’ın kusursuz yorumculuğu. Peki sadece bununla mı sınırlıdır, şarkılar bu kadar mı vasat derseniz, “Hayır, değil!” dememiz gerekiyor. Merak etmeyiniz ey sevgili dinleyici, Tarkan yine geneli kucaklamasını bilecek melodi ve nakaratlar yakalamış durumda. Belki Hüp, Şımarık, Hepsi Senin mi, Dudu Dudu, Kuzu Kuzu kadar büyük hitler olmasa da Dilli Düdük, Hop Hop, Arada Bir, Dedikodu gibi geneli kucaklayacak, istenen ve özlenen Tarkan dozunu ruhlara enjekte edecek şarkılar mevcut. Özellikle Dilli Düdük, çıkış şarkısı Vay Anam Vay’ın çok daha önüne geçebilecek bir şarkı, hatta şimdiden geçmeye başladı bile. Özetle Tarkan kendisinden bekleneni en azından minimum düzeyde karşılamış durumdadır. Dinlenir mi bu şarkılar? Dinlenir... Klüplerde çalar mı? Evet, çalar. İnsanlar yine kendinden geçip dans eder mi? Evet, eder.
5- Beni hayal kırıklığına uğratan şeylere gelirsek... Bir kere en başta, şarkı sözleri! Albümün belki de en büyük eksiği, defosu, noksan kalanı kesinlikle şarkı sözleri. Tarkan, albümde her şeyi kendi yapmak isteyince, şarkı sözlerini de tek tabanca halletmek istemiş. Ama Tarkan’ın bugüne kadar yazdığı şarkı sözlerine bakarak, kariyerinin hiçbir döneminde iyi bir söz yazarı olmadığını söylemem gerekiyor. En azından kendini taşıyacak, kendine yakışacak kadar iddialı şeyler yazamadığının en büyük kanıtı, Metamorfoz albümüdür. Belki en başından beri bütün şarkılarını Tarkan söz’lendirmiş olsaydı, bugün gelinen noktada Tarkan’ın Metamorfoz sözleri bu kadar göze batmayabilirdi. Ama kariyerinin başlangıcından bugüne Sezen Aksu, Nazan Öncel, Ümit Sayın, Mete Özgencil, Pakize Barışta gibi kalem ustalarının sözlerini üzerine ustaca giyinen ve o sözlerle çok değerli ve kişilikli bir hikaye kurmayı başaran bir mega starın, işin söz kısmında bu isimler olmadan adeta eksik giyinmiş, adeta çıplak kalmış kadar çaresiz bir durumda olduğunu söylemem lazım. En azından adını “değişim” koyduğu albümünde, işin bana göre en önemli kısmı olan sözel kısmında biraz yardım alsaymış demeden edemiyor insan. Ortaya çıkan fotoğrafta her şey gayet net zaten: Şarkı sözlerine bir bakın, alt alta ata sözleri ve deyimler sözlüğü gibi. Tek bir özel cümlesi, tek bir kendine ait odası yok Tarkan’ın bu sözlerde. Yeni hiçbir şey söylemiyor. Oysa en çok söylemesi gereken zamanlar şimdi, susması, kendini tekrarlaması gereken değil... İtiraf edelim, bu konuda kralımız çıplak!!!
6- Albümün ikinci kişisel hayal kırıklığı ise Beni Anlama, Biz Nereye, Verme, Gecenin Ürkek Kanatlarında, Uzak gibi çok küçük bir kitlenin fark edeceği ama çok sevip baş tacı edeceği bir minör hit barındırmıyor oluşu. Ama bu genel müzik dinleyicisinin çok umurunda mıdır, elbette değildir. Ama Tarkan’ı daha özel seven bir kitlenin, böyle şarkılar sayesinde onu daha değerli ve özel bir yere koyduğu da bir gerçektir. Majör hitler kadar, kıyıda köşede kalacağı baştan belli olan minör hitler de albüm çatısı oluşturulurken önemlidir, dikkate alınmalıdır. Bakınız Candan Erçetin’in Kaybettiz Biz, Arada Bir, Daha, Gel Yeter, Merak Ediyorum ve Sonsuz’u... Bakınız Teoman’ın Sessiz Eller, Bazı Yalanlar, Kim, Kelimeler ve Gökdelenler’i. Bakınız Sezen Aksu’nun İstanbul Hatırası, Rumeli Havası, Yeter, Bir Başka Aşk, Bu Gece, Sonbahar, Yıllar Sonra, Gamsız, Aşkları da Vururlar, Gül, Şimal Yıldızı, Karşı Pencere’si... Tarkan’ın albümünde bu konuda beklentisi olanları, tatmin etmeye en yakın 2 şarkı ise Bam Teli ve Gün Gibi. Ama ne yazık ki, yine yukarıda saydıklarım kadar aradan sıyrılacak güçte değiller.
7- Tarkan’ın imajına gelecek olursak. Yine hakkında en çok konuşulan konulardan biriydi. Pek çok şey söylenebilir. Konunun uzmanı değilim. Sadece şunu söyleyebilirim; Ben aslında o kadar da insanların yerden yere vurduğu kadar kötü bulmadım Tarkan’ın yeni görünüşünü... Kısa saçlar da, kirli sakal da, giydikleri de bence gayet hoş. Tabi ki keşke bazı dış kaynaklardan esinlenmemiş olsaydı, kendine ait daha özel bir şey yaratabilseydi.. Ama eğer sorarsanız, Tarkan’ın en iyi imajı hangisiydi diye, kesinlikle Kuzu Kuzu dönemini, özellikle bir karavan içinde üzeri çıplak yeşil elma yediği o muhteşem klibi tek geçerim... Yeni albümün klibini ise merakla beklemekteyim. Belki ikinci bir Kuzu Kuzu- Akustik vakasını hep beraber yaşarız, kim bilir...
Kaynak:pafil.com/pafil dergi
Suat Kavukluoğlu - 09.01.2008