arjen22-tarkan
30-07-07, 17:21
Tarkan'ın Eski Menajeri Ahmet San'ın Pazar Vatandaki Röportajı
Ünlü organizatör, menajer Ahmet San uzun yıllar Türkiye’nin ünlü şarkıcılarının yol göstericisi oldu.
Dünyanın ünlü starlarını ilk olarak Türkiye’ye getirdi. Madonna’yla onun sayesinde tanıştık. Türk şarkıcılarına Avrupa ve Amerika yoluna açtı. 2000 yılında yükselişi duran Ahmet San, Maslak’taki İstanbul Arena’yla geri döndü.
Bir döneme damgasını Ahmet San vurmuştu. 1973 yılında Türkiye’ye Madonna’yı getirdi ve adının herkes tarafından duyulmasını sağladı. Ardından dünyanın dev müzisyenleri İstanbul’un yollarını arşınladı. Kimler gelmedi ki? Julio Iglesias’dan Albano’ya, Guns’n Roses’dan Lionel Richie’ye kadar pek çok dünya starını onun sayesinde izledik. 1993 yılında en büyük hayalim “Türkiye’den bir dünya starı yetiştirmek” dedi ve menajerlik yapmaya başladı. Türkiye’nin dev isimleri onunla çalışmak için sıraya girdi. Tarkan’dan Mustafa Sandal’a, Burak Kut’tan Sezen Aksu’ya kadar önemli isimleri dünyaya tanıtmaya çalıştı. Ama olmadı! O da küstü ve işlerini bıçak gibi kesti. Bir ormana yerleşip huzur bulmayı ararken eğlence dünyası onu bırakmadı. Görünmediği zamanlarda İstanbul’a yepyeni mekanlar kazandırdı. Parkorman, Efendy, Mustafa Kemal Kültür Merkezi, İstanbul Gösteri Merkezi bunlardan sadece birkaçı. Mekancılığı da iş kategorisine ekleyen San 7 yıl sonra kurduğu İstanbul Arena ile tekrar gündeme geldi. İşletmecilik ve organizatörlüğü birleştiren San bu yaz İstanbul’da düzenlediği organizasyonlarla uzun zamandır devam eden sessizliğini bozdu. Şimdi rakiplerine sesleniyor: Hodri meydan! “Türkiye’de benim kadar tecrübeli organizatör yok” diyen varsa karşıma çıksın!
7 yıl önce ne oldu ve siz ortadan yok oldunuz?
Yıllarca ilk ve en önemli organizasyonlara ben imza attım. Bu da beni fazlasıyla gündeme taşıdı. Çok fazla sorumluk yüklenmek hata riskimi artırdı. 100 tane iyi şey yapıp bir tane kötü şey yaptığımda tüm basın üzerime geldi. Eleştiri okları üzerime fırlatıldığında “Ahmet sen bu işi 27 sene boyunca yaptın. Yeter, geri çekil” dedim.
Peki sizi yoran asıl sebep neydi?
Çok basit bir örnek vereyim. Dünya standartlarında bir stadyum konseri vermek istedim ve çim saha bozulmasın diye yurt dışından çim saha kaplama malzemesi istedim. Bürokratik nedenlerden dolayı 2 gün geç teslim edildi ve ben yani dünyaca ünlü organizasyonlar yapan Ahmet San toplu kaçakçılıktan 3 ile 5 yıl arası bir cezayla yargılandım. Gittiğim yer ağır ceza mahkemesiydi. Ve adımın yazdığı listede kaçakçılar, cinayet zanlıları, tecavüzcüler vardı. Bunun bende açtığı yaraları telafi etmek çok zor. Gazetelerde “Gümrük toplu kaçakçılığından yargılanan Ahmet San” diye yazıldı. İnsanların aklında kötü bir imaj oluştu. Bunun dışında menajerliğini yaptığım sanatçıların kaprisleri beni o kadar çok yordu ki, çok donanımlı ve zırhlı biri olmama rağmen oklar tam kalbime saplandı.
Ne yaptılar size?
Menajerliği yapmaya karar verdiğim vakit hiç kimseye “Gel senin menajerin olayım” demedim. Bu sektöre menajerlik konusunda çalışabileceğimi hissettirdim. 10 gün içerisinde 20 insan buraya geldi ve ben içlerinden 8 kişiyi seçtim. Benim hedefim Türkiye’den birisini dünya starı yapmaktı. Buna da Mustafa Sandal ve Tarkan’la başlamıştım. Özellikle Tarkan’a çok şey verdim. Fransa’da “Oynama Şıkıdım” Türkçe çıkmıştı. Amerika’da 7-8 albümlük anlaşma imzalanmıştı. Yorgunluğumun nedeni Tarkan’dı. Sonra onunla küstük.
Türk sanatçılarının çoğu TV yıldızı
Neden?
Çünkü ben onun için ne kadar çalışsam o, “Ben varım, ben kazanıyorum. 10 lira kazanıyoruz. Neden 5 lirasını sen alıyorsun?” diyordu. Ama şunu hiç düşünmedi. Sen 1 lira kazanırken 100 lira kazanmaya başladın. 99 liraya teşekkür etmedi. Bana verdiği 3 kuruşa söz söyleme cesaretini kendisinde buldu. Küs olduğumuz dönemde ben onu hayranlıkla izliyordum. Çünkü dünyanın her tarafında Tarkan çalıyordu. Daha ileriye taşınabilirdi. Ancak profesyonellik tam gelişmediği için Tarkan bugün olması gereken yerde değil.
Sizin hiç suçunuz yok muydu?
Hayattaki en büyük pişmanlığım bu zaten. Türk sanatçılarına bu kadar vermemem gerekirdi. Çünkü onlar kurumsallaşamamış. Aile bireylerince yönetiliyorlar. Ben “Hastayım, moralim yok ve bu mesleği bırakıyorum” diyenleri ve “Bu ülkeyi terk ediyorum. Çünkü beni kimse anlamadı” diyen artistleri hem madden, hem de manen en üst noktaya ulaştırdım. “Uçaklarda business uçun, 7 yıldızlı otellerde kalın, Grammy’i 4’üncü sıradan izleyin, özel muhasebeciniz, avukatınız, korumanız, asistanınız olsun” dedim çalıştığım sanatçılara. Dünyayı görsünler diye Amerika ve İngiltere’de onları dil okullarına yazdırdım. Askerliklerini uzatmak için uğraştım. Ne oldu? Koskocaman bir sıfır.
Çok dolmuşsunuz...
O dönem yaşadıklarımı anlatsam dizi olur. Düşün, bir tarafta “senin için iyi olacaksa” deyip birlikte sahneye bile çıkan iki dünya starı var: Julio Iglesias ve Albano. Diğer tarafta bu yıl açtığım İstanbul Arena’daki bir tane organizasyona gelmeyen Türk starları. Hadi beni bırakın, dünya starları gelmiş, onları da mı izlemezsiniz? Julio ve Albano bir telefonuma Türkiye’ye gelirken Türk sanatçıları bir kere arayıp “Hayırlı olsun” bile demedi. Neyse bunu konuşmayalım artık.
Son günlerde konuşulan “Bakkal şarkıcısı” polemiğine ne diyorsunuz?
Onların gündemi artık bakkal şarkısı kavgasıdır. Ne üretebiliyorlar ki? Oturup “bakkal müziği yaptım, selülitin var” kavgası yapıyorlar. Bir yerde onlarda duvara toslayacaklar. Türkiye’de 5 yıl önceden farklı bir şey üreten sanatçı gösterin. Bulamazsınız. Burada kendi çöplüğümüzde oynaşıyoruz. Konser vermeye cesaret edemiyorlar, çünkü satamıyorlar. Ancak televizyonda vıdı vıdı. Bunların hepsi tv starları. Nasıl Paris Hilton var, Türkiye’de de hiçbir halt olmayan ama her gün gazetelerde olan ünlüler var.
Uyurken İstanbul’a 15-20
milyon koltuk kazandırdım
Nasıl geri dönme kararı aldınız?
Ben huzur içinde bir ormanda yaşıyorum. Sizin uyuduğumu zannettiğiniz dönemde de işletmecilik yaptım. Uyurken İstanbul eğlence dünyasına 15-20 bin koltuk kapasiteli yerler kazandırdım. Cüneyt Ortan isimli bir arkadaşımla gayrimenkul proje üretimine soyundum. Ama geçmiş sizi bırakmıyor. İlişkilerim hep devam etti.
Dünyaca ünlü starlar ve menajerleri bana “Niye yapmıyorsun?” diyorlardı. Ama elimin tersiyle çevirmiştim. Cüneyt, Julio ve Albano ile dostluğumu görüp, bana gelen mailleri görünce “Delirdin mi?” dedi ve ormanın içerisinden beni çıkardı.
İstanbul Arena nasıl doğdu?
İstanbul’un çok ciddi bir salon eksikliği vardı. Cüneyt’e “7 yıl sonra döneceksem ilk ve en büyük organizasyonları yapmalıyım” dedim. O zaman bir mekan kurmaya karar verdik. Elif Dağdeviren’le de ortak olup 4 bin kişi oturmalı, 4 bin kişi ayakta konser izlenebilecek İstanbul Arena’yı açtık. Bugüne kadar çok önemli isimleri getirdik. İstanbul şov endüstrisine 1 milyon koltuk hediye ettik.
Onları dünya starları yapacaktım
Ahmet San o dönem çalıştığı her sanatçı için ayrı bir konsept hazırladığını ama bunu uygulayamadığını söylüyor
Sezen Aksu: Müzik kalitesi çok yüksek. Ama benim ona verecek bir şeyim kalmadı.
Burat Kut: Daha klasik bir tarzı, sahnede prens gibi bir duruşu olacaktı. Çünkü onun Alessandro Safina’dan farkı yok.
Tarkan: Hem tipi, hem de müziği oryantale çok yakışıyordu. O nedenle Tarkan için öyle bir konsept bulmuştum. Onu da Ricky Martin gibi yapacaktım.
Kenan Doğulu: Tam bir star. Akdeniz müziği söyleyen Kenan’ı düşünün. Tüm dünya ondan bahsedecekti.
Mustafa Sandal: Görüntüsü ve müziği Avrupai olacaktı. Zaten onunla Avrupa’da Sony ile 8 albümlük anlaşma bile yapmıştık. Enrique Iglesias gibi olacaktı.
Emrah: Onun tam oryantal bir tarzı olacaktı.
Mahsun Kırmızıgül: Arabesk onun alanı. Ama onu dünya standartlarındaki arabesk çizgiye taşıyacaktım.
Iglesias ve Albano’yu sahnede buluşturdum
Albano 23 yıl önce hayatıma girdi ve beni Berlusconi’den Julio Iglesias’a kadar çok kişiyle tanıştırdı. Ben de hayatımın bu iki önemli dostunu İstanbul’da 3 gün bir yemekte buluşturdum. Çok özel bir yemekte ilk defa beraber şarkı söylediler. Bir de yıllar önce bir TV kanalına bağlanıp “Ahmet’in Türk sanatçılarla arası kötü. Yurt dışından getirdiği sanatçıyı bir daha getiremez” demişti. Şimdi bu fotoğrafa bakıp bakıp utansın. (Ahmet San o kişinin kim olduğunu söylemedi. Ama araştırdığımızda Kayahan olduğunu öğrendik.)
Kaynak:http://www.gazetevatan.com/root.vatan?exec=pazarvatan_detay&hkat=1&hid=11402
Ünlü organizatör, menajer Ahmet San uzun yıllar Türkiye’nin ünlü şarkıcılarının yol göstericisi oldu.
Dünyanın ünlü starlarını ilk olarak Türkiye’ye getirdi. Madonna’yla onun sayesinde tanıştık. Türk şarkıcılarına Avrupa ve Amerika yoluna açtı. 2000 yılında yükselişi duran Ahmet San, Maslak’taki İstanbul Arena’yla geri döndü.
Bir döneme damgasını Ahmet San vurmuştu. 1973 yılında Türkiye’ye Madonna’yı getirdi ve adının herkes tarafından duyulmasını sağladı. Ardından dünyanın dev müzisyenleri İstanbul’un yollarını arşınladı. Kimler gelmedi ki? Julio Iglesias’dan Albano’ya, Guns’n Roses’dan Lionel Richie’ye kadar pek çok dünya starını onun sayesinde izledik. 1993 yılında en büyük hayalim “Türkiye’den bir dünya starı yetiştirmek” dedi ve menajerlik yapmaya başladı. Türkiye’nin dev isimleri onunla çalışmak için sıraya girdi. Tarkan’dan Mustafa Sandal’a, Burak Kut’tan Sezen Aksu’ya kadar önemli isimleri dünyaya tanıtmaya çalıştı. Ama olmadı! O da küstü ve işlerini bıçak gibi kesti. Bir ormana yerleşip huzur bulmayı ararken eğlence dünyası onu bırakmadı. Görünmediği zamanlarda İstanbul’a yepyeni mekanlar kazandırdı. Parkorman, Efendy, Mustafa Kemal Kültür Merkezi, İstanbul Gösteri Merkezi bunlardan sadece birkaçı. Mekancılığı da iş kategorisine ekleyen San 7 yıl sonra kurduğu İstanbul Arena ile tekrar gündeme geldi. İşletmecilik ve organizatörlüğü birleştiren San bu yaz İstanbul’da düzenlediği organizasyonlarla uzun zamandır devam eden sessizliğini bozdu. Şimdi rakiplerine sesleniyor: Hodri meydan! “Türkiye’de benim kadar tecrübeli organizatör yok” diyen varsa karşıma çıksın!
7 yıl önce ne oldu ve siz ortadan yok oldunuz?
Yıllarca ilk ve en önemli organizasyonlara ben imza attım. Bu da beni fazlasıyla gündeme taşıdı. Çok fazla sorumluk yüklenmek hata riskimi artırdı. 100 tane iyi şey yapıp bir tane kötü şey yaptığımda tüm basın üzerime geldi. Eleştiri okları üzerime fırlatıldığında “Ahmet sen bu işi 27 sene boyunca yaptın. Yeter, geri çekil” dedim.
Peki sizi yoran asıl sebep neydi?
Çok basit bir örnek vereyim. Dünya standartlarında bir stadyum konseri vermek istedim ve çim saha bozulmasın diye yurt dışından çim saha kaplama malzemesi istedim. Bürokratik nedenlerden dolayı 2 gün geç teslim edildi ve ben yani dünyaca ünlü organizasyonlar yapan Ahmet San toplu kaçakçılıktan 3 ile 5 yıl arası bir cezayla yargılandım. Gittiğim yer ağır ceza mahkemesiydi. Ve adımın yazdığı listede kaçakçılar, cinayet zanlıları, tecavüzcüler vardı. Bunun bende açtığı yaraları telafi etmek çok zor. Gazetelerde “Gümrük toplu kaçakçılığından yargılanan Ahmet San” diye yazıldı. İnsanların aklında kötü bir imaj oluştu. Bunun dışında menajerliğini yaptığım sanatçıların kaprisleri beni o kadar çok yordu ki, çok donanımlı ve zırhlı biri olmama rağmen oklar tam kalbime saplandı.
Ne yaptılar size?
Menajerliği yapmaya karar verdiğim vakit hiç kimseye “Gel senin menajerin olayım” demedim. Bu sektöre menajerlik konusunda çalışabileceğimi hissettirdim. 10 gün içerisinde 20 insan buraya geldi ve ben içlerinden 8 kişiyi seçtim. Benim hedefim Türkiye’den birisini dünya starı yapmaktı. Buna da Mustafa Sandal ve Tarkan’la başlamıştım. Özellikle Tarkan’a çok şey verdim. Fransa’da “Oynama Şıkıdım” Türkçe çıkmıştı. Amerika’da 7-8 albümlük anlaşma imzalanmıştı. Yorgunluğumun nedeni Tarkan’dı. Sonra onunla küstük.
Türk sanatçılarının çoğu TV yıldızı
Neden?
Çünkü ben onun için ne kadar çalışsam o, “Ben varım, ben kazanıyorum. 10 lira kazanıyoruz. Neden 5 lirasını sen alıyorsun?” diyordu. Ama şunu hiç düşünmedi. Sen 1 lira kazanırken 100 lira kazanmaya başladın. 99 liraya teşekkür etmedi. Bana verdiği 3 kuruşa söz söyleme cesaretini kendisinde buldu. Küs olduğumuz dönemde ben onu hayranlıkla izliyordum. Çünkü dünyanın her tarafında Tarkan çalıyordu. Daha ileriye taşınabilirdi. Ancak profesyonellik tam gelişmediği için Tarkan bugün olması gereken yerde değil.
Sizin hiç suçunuz yok muydu?
Hayattaki en büyük pişmanlığım bu zaten. Türk sanatçılarına bu kadar vermemem gerekirdi. Çünkü onlar kurumsallaşamamış. Aile bireylerince yönetiliyorlar. Ben “Hastayım, moralim yok ve bu mesleği bırakıyorum” diyenleri ve “Bu ülkeyi terk ediyorum. Çünkü beni kimse anlamadı” diyen artistleri hem madden, hem de manen en üst noktaya ulaştırdım. “Uçaklarda business uçun, 7 yıldızlı otellerde kalın, Grammy’i 4’üncü sıradan izleyin, özel muhasebeciniz, avukatınız, korumanız, asistanınız olsun” dedim çalıştığım sanatçılara. Dünyayı görsünler diye Amerika ve İngiltere’de onları dil okullarına yazdırdım. Askerliklerini uzatmak için uğraştım. Ne oldu? Koskocaman bir sıfır.
Çok dolmuşsunuz...
O dönem yaşadıklarımı anlatsam dizi olur. Düşün, bir tarafta “senin için iyi olacaksa” deyip birlikte sahneye bile çıkan iki dünya starı var: Julio Iglesias ve Albano. Diğer tarafta bu yıl açtığım İstanbul Arena’daki bir tane organizasyona gelmeyen Türk starları. Hadi beni bırakın, dünya starları gelmiş, onları da mı izlemezsiniz? Julio ve Albano bir telefonuma Türkiye’ye gelirken Türk sanatçıları bir kere arayıp “Hayırlı olsun” bile demedi. Neyse bunu konuşmayalım artık.
Son günlerde konuşulan “Bakkal şarkıcısı” polemiğine ne diyorsunuz?
Onların gündemi artık bakkal şarkısı kavgasıdır. Ne üretebiliyorlar ki? Oturup “bakkal müziği yaptım, selülitin var” kavgası yapıyorlar. Bir yerde onlarda duvara toslayacaklar. Türkiye’de 5 yıl önceden farklı bir şey üreten sanatçı gösterin. Bulamazsınız. Burada kendi çöplüğümüzde oynaşıyoruz. Konser vermeye cesaret edemiyorlar, çünkü satamıyorlar. Ancak televizyonda vıdı vıdı. Bunların hepsi tv starları. Nasıl Paris Hilton var, Türkiye’de de hiçbir halt olmayan ama her gün gazetelerde olan ünlüler var.
Uyurken İstanbul’a 15-20
milyon koltuk kazandırdım
Nasıl geri dönme kararı aldınız?
Ben huzur içinde bir ormanda yaşıyorum. Sizin uyuduğumu zannettiğiniz dönemde de işletmecilik yaptım. Uyurken İstanbul eğlence dünyasına 15-20 bin koltuk kapasiteli yerler kazandırdım. Cüneyt Ortan isimli bir arkadaşımla gayrimenkul proje üretimine soyundum. Ama geçmiş sizi bırakmıyor. İlişkilerim hep devam etti.
Dünyaca ünlü starlar ve menajerleri bana “Niye yapmıyorsun?” diyorlardı. Ama elimin tersiyle çevirmiştim. Cüneyt, Julio ve Albano ile dostluğumu görüp, bana gelen mailleri görünce “Delirdin mi?” dedi ve ormanın içerisinden beni çıkardı.
İstanbul Arena nasıl doğdu?
İstanbul’un çok ciddi bir salon eksikliği vardı. Cüneyt’e “7 yıl sonra döneceksem ilk ve en büyük organizasyonları yapmalıyım” dedim. O zaman bir mekan kurmaya karar verdik. Elif Dağdeviren’le de ortak olup 4 bin kişi oturmalı, 4 bin kişi ayakta konser izlenebilecek İstanbul Arena’yı açtık. Bugüne kadar çok önemli isimleri getirdik. İstanbul şov endüstrisine 1 milyon koltuk hediye ettik.
Onları dünya starları yapacaktım
Ahmet San o dönem çalıştığı her sanatçı için ayrı bir konsept hazırladığını ama bunu uygulayamadığını söylüyor
Sezen Aksu: Müzik kalitesi çok yüksek. Ama benim ona verecek bir şeyim kalmadı.
Burat Kut: Daha klasik bir tarzı, sahnede prens gibi bir duruşu olacaktı. Çünkü onun Alessandro Safina’dan farkı yok.
Tarkan: Hem tipi, hem de müziği oryantale çok yakışıyordu. O nedenle Tarkan için öyle bir konsept bulmuştum. Onu da Ricky Martin gibi yapacaktım.
Kenan Doğulu: Tam bir star. Akdeniz müziği söyleyen Kenan’ı düşünün. Tüm dünya ondan bahsedecekti.
Mustafa Sandal: Görüntüsü ve müziği Avrupai olacaktı. Zaten onunla Avrupa’da Sony ile 8 albümlük anlaşma bile yapmıştık. Enrique Iglesias gibi olacaktı.
Emrah: Onun tam oryantal bir tarzı olacaktı.
Mahsun Kırmızıgül: Arabesk onun alanı. Ama onu dünya standartlarındaki arabesk çizgiye taşıyacaktım.
Iglesias ve Albano’yu sahnede buluşturdum
Albano 23 yıl önce hayatıma girdi ve beni Berlusconi’den Julio Iglesias’a kadar çok kişiyle tanıştırdı. Ben de hayatımın bu iki önemli dostunu İstanbul’da 3 gün bir yemekte buluşturdum. Çok özel bir yemekte ilk defa beraber şarkı söylediler. Bir de yıllar önce bir TV kanalına bağlanıp “Ahmet’in Türk sanatçılarla arası kötü. Yurt dışından getirdiği sanatçıyı bir daha getiremez” demişti. Şimdi bu fotoğrafa bakıp bakıp utansın. (Ahmet San o kişinin kim olduğunu söylemedi. Ama araştırdığımızda Kayahan olduğunu öğrendik.)
Kaynak:http://www.gazetevatan.com/root.vatan?exec=pazarvatan_detay&hkat=1&hid=11402