Nzl
18-01-07, 13:35
Tarkan’ı nasıl yendim
Her şey sınıf arkadaşım sayesinde oldu. Sağ olsun, bana sormadan katılım formunu doldurmuş, televizyona yollamış. Yapım ekibi de o kadar aday arasında bizi uygun görmüş programa.
Bir sabah okula break-dans yaparak geldi. Elindeki davet mektubunu gösterdi. Yüzü sevinçten pespembe olmuştu. Aylardır kendimizi adadığımız “sessiz sinema” oyunu sonunda meyvesini vermişti işte. Halit Kıvanç’ın “Hadi Anlat Bakalım” yarışmasına katılacaktık.
***
Bir kış sabahı, TRT stüdyosunda aldık soluğu... Halit Kıvanç’ı göreceğimiz anı heyecanla bekledik. Çocukluğumuzun kahramanlarından biriyle tanışacaktık, dile kolaydı.
Hayat mucizelerle doluydu ama... Kaderin bize başka sürprizler de hazırladığını bilemezdik. Makyaj odasında Halit Bey’le sohbet ederken kapı açıldı ve rakiplerimiz girdiler: Tarkan, Eda Özülkü ve Rüya Ersavcı. Format şuydu: Her bölümde iki takım yarışıp sessiz sinema maharetlerini sergiliyordu. Takımlardan biri ünlü simalardan, öbürüyse halktan oluşuyordu. Haliyle, biz halk takımıydık. Turları geçip ilk üçe girersek televizyon kazanacaktık. Televizyonum olmadığı için, bu bana çok heyecan veriyordu.
***
Övünmek gibi olmasın, duman ettik arkadaşları.
Siyah deri takımının içindeki genç Tarkan’ın efendiliğini, Rüya’nın yarışma hırsını ve Eda’nın esprilerini unutmama imkân yok. Ne de olsa meşhurdu onlar. Her hareketlerini hafızaya kaydediyorduk.
Sonraki haftalarda da destan yazdık yarışmada. Sırasıyla Evita müzikali oyuncularını, reklâm yıldızlarını ve genç halk müziği sanatçılarını eledik. Şöhretleri dize getiren halk kahramanlarıydık artık. O zamanın birkaç kanallı Türkiye’sinde, mahalledeki bakkal bile bizi desteklediğini söylüyordu. Sözün özü, bileğimizin hakkıyla kaptık televizyonları.
***
Ama kader ağlarını örmeye on dört yıl sonra devam edecekti...
Geçen hafta misafirliğe gittiğimizde, o zamanki rakibim ve şimdiki dostum Eda Özülkü, şahsi arşivinin tozlu raflarından çıkarıverdi “Hadi Anlat Bakalım” kaydını...
Yıllar önceki uzun saçlı, tığ gibi halime gülerek baktım. Pantolonun içine sokmuş olduğum yeşil kazaksa hüzünler verdi bana.
Bu arada Tarkan “dünya starı” olmuş, bense sahnenin üstünde kalmayı başaramamıştım. Ama onu nasıl yendiğimi seyrederken yüreğimin derinliklerinde bir teselli buldum kendime, ne yalan söyleyeyim.
http://www7.vatanim.com.tr/root.vatan?exec=yazardetay&sid=&Newsid=103813&Categoryid=4&wid=141
Her şey sınıf arkadaşım sayesinde oldu. Sağ olsun, bana sormadan katılım formunu doldurmuş, televizyona yollamış. Yapım ekibi de o kadar aday arasında bizi uygun görmüş programa.
Bir sabah okula break-dans yaparak geldi. Elindeki davet mektubunu gösterdi. Yüzü sevinçten pespembe olmuştu. Aylardır kendimizi adadığımız “sessiz sinema” oyunu sonunda meyvesini vermişti işte. Halit Kıvanç’ın “Hadi Anlat Bakalım” yarışmasına katılacaktık.
***
Bir kış sabahı, TRT stüdyosunda aldık soluğu... Halit Kıvanç’ı göreceğimiz anı heyecanla bekledik. Çocukluğumuzun kahramanlarından biriyle tanışacaktık, dile kolaydı.
Hayat mucizelerle doluydu ama... Kaderin bize başka sürprizler de hazırladığını bilemezdik. Makyaj odasında Halit Bey’le sohbet ederken kapı açıldı ve rakiplerimiz girdiler: Tarkan, Eda Özülkü ve Rüya Ersavcı. Format şuydu: Her bölümde iki takım yarışıp sessiz sinema maharetlerini sergiliyordu. Takımlardan biri ünlü simalardan, öbürüyse halktan oluşuyordu. Haliyle, biz halk takımıydık. Turları geçip ilk üçe girersek televizyon kazanacaktık. Televizyonum olmadığı için, bu bana çok heyecan veriyordu.
***
Övünmek gibi olmasın, duman ettik arkadaşları.
Siyah deri takımının içindeki genç Tarkan’ın efendiliğini, Rüya’nın yarışma hırsını ve Eda’nın esprilerini unutmama imkân yok. Ne de olsa meşhurdu onlar. Her hareketlerini hafızaya kaydediyorduk.
Sonraki haftalarda da destan yazdık yarışmada. Sırasıyla Evita müzikali oyuncularını, reklâm yıldızlarını ve genç halk müziği sanatçılarını eledik. Şöhretleri dize getiren halk kahramanlarıydık artık. O zamanın birkaç kanallı Türkiye’sinde, mahalledeki bakkal bile bizi desteklediğini söylüyordu. Sözün özü, bileğimizin hakkıyla kaptık televizyonları.
***
Ama kader ağlarını örmeye on dört yıl sonra devam edecekti...
Geçen hafta misafirliğe gittiğimizde, o zamanki rakibim ve şimdiki dostum Eda Özülkü, şahsi arşivinin tozlu raflarından çıkarıverdi “Hadi Anlat Bakalım” kaydını...
Yıllar önceki uzun saçlı, tığ gibi halime gülerek baktım. Pantolonun içine sokmuş olduğum yeşil kazaksa hüzünler verdi bana.
Bu arada Tarkan “dünya starı” olmuş, bense sahnenin üstünde kalmayı başaramamıştım. Ama onu nasıl yendiğimi seyrederken yüreğimin derinliklerinde bir teselli buldum kendime, ne yalan söyleyeyim.
http://www7.vatanim.com.tr/root.vatan?exec=yazardetay&sid=&Newsid=103813&Categoryid=4&wid=141