DieForYou!
24-12-06, 22:44
Tarkan bakaya kalırsa?.
Kıyamet kopuyor.. Tarkan hemen geri dönmezse bakaya kalacakmış.. Öyle bir yazıyorlar ki, bakayalık dünyanın sonu..
Askere Alma Dairesi'ne sorsunlar bakalım, her yıl silah altına alınanların yüzde kaçı bakayadır?..
Bugün bu ülkede bakaya kaç bin kişi var, onu da sorsunlar.
Ben kendim bakayaydım mesela, askere gittiğimde.
Bu kadar sıradan, bu kadar yaygın bir şey bakayalık..
İnsanlar türlü çeşitli sebeplerle bakaya kalırlar. Askere gidince yasal gerekleri yapılır. Hepsi o..
Medyamızda bir grup, adeta kına yakar havada, Tarkan'ı vatan haini ilan etti bile.. En kolay yol da duygu sömürüsü..
Şehitlerimiz varmış da.. Tarkan Paris'te imiş de..
Yahu önce şehitlerin kemiği sızlar, böylesine dillere sakız olmaktan..
"Vatan için ölmek de var/ Fakat hakkın yaşamaktır" demiş şair..
Türk deyince aklına hala fesli, paturlu, şalvarlı, bir metre bıyıklı tipler gelen, Türk karikatürünü hala öyle çizen Avrupalılar'ın hem de gençlerini bir Türk idolün peşinde koşturmak az görev midir?..
Futbolcular top peşinde koşarak bu ülkeyi temsil ediyor diye tecil alıyorlar.. Kimsenin gıkı çıkmıyor da, sanat adamı, kültür adamı, bilimadamına gelince mi yer yerinden oynuyor?. Bu nasıl mantıktır?..
Başbakan bizzat "İlgilenirim" demiş.. Tarkan bunun üzerine bir konser dizisi anlaşmasına imza atmış. En başta dünyanın bir numaralı müzikholü Olimpia..
Şimdi Mesut Yılmaz "Hık.. Mık" edip ortalıktan kayboluyor ve Tarkan'ı aç aslanların önüne atıyor..
Bu aslanlar hep açtır. Çünkü ancak bir yıldızı yediklerinde doyarlar. Yıldız da, ot gibi çayırda bitmez..
Bu nasıl bir medya anlayışıdır?.. Dünyanın her yerinde tiraj ve reyting yıldızlarla sağlanır. Adamlar yıldızsız kalınca yaratırlar..
Biz kendi yıldızımızı yerin dibine sokmak için çırpınırız..
Neden?..
Ya kıskanırız.. O yaşta kazandığı parayı hayat boyu kazanamayacağımızı bilir, kıskanırız.. Şöhretini kıskanırız. Onun özellikle gençler arasındaki hayranlarını kıskanırız. Yaşam tarzını kıskanırız. Onun gibi yaşama şansımız olmadığını görünce, onu da kendi yaşam düzeyimize çekmeye çalışırız.
Ya aşağılık kompleksimiz vardır. Bir yıldızı tepelersek, kendimizi ondan büyük sayarız. Yıldız yemek en iyi, kendi kendini tatmin yoludur.
Ya kızarız.. Mesela delikanlı senin televizyon şovuna davet edilmiş ve gelmemiştir.. Vay sen misin bunu yapan?.. Elimizde ne kadar TV programı, gazete, dergi varsa peşine takar, sözüm ona suret-i haktan görünürüz. Ama satır aralarında asıl sebebin, öfkeye, kine, nefrete dönüşmüş olan o kızgınlığımız olduğunu ifşa ediveriririz.
Tabii bu arada, meseleyi derinlemesine bilmeyip, safiyane "Herkes askerlik yapıyor, Tarkan da hemen yapsın" diyenler de var.
Medya ille de kelle istemeseydi, bu konu çoktan çözümlenmişti. Şimdi başbakan dahil ortaya çıkıp "Olimpia'da konser vermek de, bir vatan görevidir" diyemiyor.
Tarkan bu ülkeden kaçarsa, sebebi askerlik değil, bu neredeyse tüm medyayı sindirip ele geçiren bir avuç aç aslandır.
Doğru, sayıları az.. Ama öyle yaygara koparıp, öyle bir dehşet yaratıyorlar ki, ötekiler susup oturuyorlar.. Konu netameli ya.. "Aman bize bulaşmasın.."
Asıl suçlular da bunlardır.. Gerçeği gördükleri halde, "Bana dokunmayan yılan bin yaşasın" diye susup oturanlar!..
Tarkan!..
Yani bu vatana hizmet için ölmekten başka yapacak şey yok mu?..
Bu ne ucuz hamaset edebiyatı, bu ne ucuz benzetmedir?..
Tarkan'ın askerliği konusunda, bir kaşık suda koparılan fırtınadan söz ediyorum..
Bu ülkede inanılması güç bir "Yıldız" nefreti var..
Hem elin gavurunun kaç paralık olduğu tartışılan yıldızlarını her fırsatta sıralar, "Bizde niye yetişmiyor?" diye sorarız, hem de nasılsa ortaya çıkan kendi yıldızımızı boğmak için el birliği yaparız..
Tarkan bugüne dek hiç bir müzik sanatçımızın gelmediği bir yere geldi..
Şarkısı Avrupa listelerine girdi.
Şu anda Fransa'da beşimci.. Belçika'da birinci sırada..
Dün bir arkadaşım anlattı..
Paris'te, o dünyaca ünlü Şanzelize Bulvarı'nda Fnac diye bir dev mağaza var. Dünya müziğinin kalbi burada atar adeta.. Oraya girmişler.. Bir kuyruk.. Merak edip başına gitmişler.. Bakmışlar Tarkan'ın plağını dinlemek için sıraya girmiş Fransız gençleri..
Şimdi sizce bu "Vatan" görevi değil mi?..
Vatan görevi ille de eline silah alarak mı yapılır?.. Vatana hizmet ille ölerek mi olur?..
Bu benzetmeleri kimse yapmasın sakın..
Tarkan'ın askerliği iki sene tecil edilirse, Türk Ordusu'nun bundan zerre kadar haberi olmaz..
Ama Tarkan bu çıkışını Avrupa'da sürdürürse, "Türkiye Avrupalıdır" iddiamıza, en azından Avrupa gençliği içinde büyük taraftar toplar..
Futbolcunun askerliğini tecil ederken, Güneydoğu'da şehit olanlar aklımıza geliyor mu?..
Sanat adamlarına, bilimadamlarına, Türkiye adına dünyada propoganda yapacak insanlara da aynı hoşgörü ile bakmak zorundayız.
Tarkan'ın askerliğinin tecil edilmesi için uğraşan devlet adamlarını kutluyorum.
Tarkan'la bağlı kalmasınlar. Bu konuda bir yasa hazırlansın.. Eylemleri ile ülkeye hizmet eden tüm sanat, bilimadamlarının askerlikleri kolaylıkla ertelenebilsin.
bravo bravo bravo bravo bravo bravo bravo
Kıyamet kopuyor.. Tarkan hemen geri dönmezse bakaya kalacakmış.. Öyle bir yazıyorlar ki, bakayalık dünyanın sonu..
Askere Alma Dairesi'ne sorsunlar bakalım, her yıl silah altına alınanların yüzde kaçı bakayadır?..
Bugün bu ülkede bakaya kaç bin kişi var, onu da sorsunlar.
Ben kendim bakayaydım mesela, askere gittiğimde.
Bu kadar sıradan, bu kadar yaygın bir şey bakayalık..
İnsanlar türlü çeşitli sebeplerle bakaya kalırlar. Askere gidince yasal gerekleri yapılır. Hepsi o..
Medyamızda bir grup, adeta kına yakar havada, Tarkan'ı vatan haini ilan etti bile.. En kolay yol da duygu sömürüsü..
Şehitlerimiz varmış da.. Tarkan Paris'te imiş de..
Yahu önce şehitlerin kemiği sızlar, böylesine dillere sakız olmaktan..
"Vatan için ölmek de var/ Fakat hakkın yaşamaktır" demiş şair..
Türk deyince aklına hala fesli, paturlu, şalvarlı, bir metre bıyıklı tipler gelen, Türk karikatürünü hala öyle çizen Avrupalılar'ın hem de gençlerini bir Türk idolün peşinde koşturmak az görev midir?..
Futbolcular top peşinde koşarak bu ülkeyi temsil ediyor diye tecil alıyorlar.. Kimsenin gıkı çıkmıyor da, sanat adamı, kültür adamı, bilimadamına gelince mi yer yerinden oynuyor?. Bu nasıl mantıktır?..
Başbakan bizzat "İlgilenirim" demiş.. Tarkan bunun üzerine bir konser dizisi anlaşmasına imza atmış. En başta dünyanın bir numaralı müzikholü Olimpia..
Şimdi Mesut Yılmaz "Hık.. Mık" edip ortalıktan kayboluyor ve Tarkan'ı aç aslanların önüne atıyor..
Bu aslanlar hep açtır. Çünkü ancak bir yıldızı yediklerinde doyarlar. Yıldız da, ot gibi çayırda bitmez..
Bu nasıl bir medya anlayışıdır?.. Dünyanın her yerinde tiraj ve reyting yıldızlarla sağlanır. Adamlar yıldızsız kalınca yaratırlar..
Biz kendi yıldızımızı yerin dibine sokmak için çırpınırız..
Neden?..
Ya kıskanırız.. O yaşta kazandığı parayı hayat boyu kazanamayacağımızı bilir, kıskanırız.. Şöhretini kıskanırız. Onun özellikle gençler arasındaki hayranlarını kıskanırız. Yaşam tarzını kıskanırız. Onun gibi yaşama şansımız olmadığını görünce, onu da kendi yaşam düzeyimize çekmeye çalışırız.
Ya aşağılık kompleksimiz vardır. Bir yıldızı tepelersek, kendimizi ondan büyük sayarız. Yıldız yemek en iyi, kendi kendini tatmin yoludur.
Ya kızarız.. Mesela delikanlı senin televizyon şovuna davet edilmiş ve gelmemiştir.. Vay sen misin bunu yapan?.. Elimizde ne kadar TV programı, gazete, dergi varsa peşine takar, sözüm ona suret-i haktan görünürüz. Ama satır aralarında asıl sebebin, öfkeye, kine, nefrete dönüşmüş olan o kızgınlığımız olduğunu ifşa ediveriririz.
Tabii bu arada, meseleyi derinlemesine bilmeyip, safiyane "Herkes askerlik yapıyor, Tarkan da hemen yapsın" diyenler de var.
Medya ille de kelle istemeseydi, bu konu çoktan çözümlenmişti. Şimdi başbakan dahil ortaya çıkıp "Olimpia'da konser vermek de, bir vatan görevidir" diyemiyor.
Tarkan bu ülkeden kaçarsa, sebebi askerlik değil, bu neredeyse tüm medyayı sindirip ele geçiren bir avuç aç aslandır.
Doğru, sayıları az.. Ama öyle yaygara koparıp, öyle bir dehşet yaratıyorlar ki, ötekiler susup oturuyorlar.. Konu netameli ya.. "Aman bize bulaşmasın.."
Asıl suçlular da bunlardır.. Gerçeği gördükleri halde, "Bana dokunmayan yılan bin yaşasın" diye susup oturanlar!..
Tarkan!..
Yani bu vatana hizmet için ölmekten başka yapacak şey yok mu?..
Bu ne ucuz hamaset edebiyatı, bu ne ucuz benzetmedir?..
Tarkan'ın askerliği konusunda, bir kaşık suda koparılan fırtınadan söz ediyorum..
Bu ülkede inanılması güç bir "Yıldız" nefreti var..
Hem elin gavurunun kaç paralık olduğu tartışılan yıldızlarını her fırsatta sıralar, "Bizde niye yetişmiyor?" diye sorarız, hem de nasılsa ortaya çıkan kendi yıldızımızı boğmak için el birliği yaparız..
Tarkan bugüne dek hiç bir müzik sanatçımızın gelmediği bir yere geldi..
Şarkısı Avrupa listelerine girdi.
Şu anda Fransa'da beşimci.. Belçika'da birinci sırada..
Dün bir arkadaşım anlattı..
Paris'te, o dünyaca ünlü Şanzelize Bulvarı'nda Fnac diye bir dev mağaza var. Dünya müziğinin kalbi burada atar adeta.. Oraya girmişler.. Bir kuyruk.. Merak edip başına gitmişler.. Bakmışlar Tarkan'ın plağını dinlemek için sıraya girmiş Fransız gençleri..
Şimdi sizce bu "Vatan" görevi değil mi?..
Vatan görevi ille de eline silah alarak mı yapılır?.. Vatana hizmet ille ölerek mi olur?..
Bu benzetmeleri kimse yapmasın sakın..
Tarkan'ın askerliği iki sene tecil edilirse, Türk Ordusu'nun bundan zerre kadar haberi olmaz..
Ama Tarkan bu çıkışını Avrupa'da sürdürürse, "Türkiye Avrupalıdır" iddiamıza, en azından Avrupa gençliği içinde büyük taraftar toplar..
Futbolcunun askerliğini tecil ederken, Güneydoğu'da şehit olanlar aklımıza geliyor mu?..
Sanat adamlarına, bilimadamlarına, Türkiye adına dünyada propoganda yapacak insanlara da aynı hoşgörü ile bakmak zorundayız.
Tarkan'ın askerliğinin tecil edilmesi için uğraşan devlet adamlarını kutluyorum.
Tarkan'la bağlı kalmasınlar. Bu konuda bir yasa hazırlansın.. Eylemleri ile ülkeye hizmet eden tüm sanat, bilimadamlarının askerlikleri kolaylıkla ertelenebilsin.
bravo bravo bravo bravo bravo bravo bravo