fantin
17-11-06, 00:29
Tarkan'ın yeni albümü geliyor, haberiniz ola!
Suat Taşpınar
12/11/2006 (606 kişi okudu)
'Yaşadığım sürece o manzarayı hiç unutmayacağım' dediğimiz anlar olur ya. İşte onlardan biriydi. 1995'in sonbaharında güneşli, huzurlu bir gündü. Bişkek otogarında, beni Almatı'ya götürecek külüstür otobüsün kalkış saatini bekliyordum. Şehirlerarası değil, birkaç saatlik 'devletlerarası' yolculuk için. Zaten mis gibi temiz olan bozkır havası, sabahın erken saatinde tatlı bir serinlikle yüzüme vuruyordu. Birden sessizliği parçalayan bir şarkı çın çın ötmeye başladı. Yeniyetme Tarkan bir yerlerden 'Hepsi senin mi?' diye bağırıyor, 'Oynama şıkıdım şıkıdım' diye coşuyordu.
Daha eski Sovyet coğrafyasının Tarkan aşkıyla kavrulduğu zamanlar değildi. Ama ilk albüm çıkmış, 'Şıkıdım' ışık hızıyla sınır ötesine ulaşmıştı. Sesin geldiği tarafa başımı çevirdim. İşte 'o manzarayı' gördüm. Yaşı en fazla 7-8 olan dünya tatlısı bir Rus kız, küçük kasetçalarını yere koymuş, ateşin etrafında döner gibi, şarkının ritmiyle dans ediyordu. Sarı saçlarını savuruyor, anlamadığı kelimeleri yakalamaya çalışıyor, 'Şıkıdım' nakaratına sıra geldiği zaman el çırpararak ve bağırarak eşlik ediyordu. Annesi de yanı başında bavulunun üstüne oturmuş sevgiyle onu izliyordu. Şarkı bitiyor, kız panikle hemen kasedi geriye sarıyor ve aynı dans yeniden başlıyordu.
Ben zevkten dört köşe olmuştum. 'Bizim neden dünya çapında sanatçımız, futbolcumuz, yazarımız yok, of ulan of!' diye dövündüğümüz günlerdi. Daha Hakan Şükür İtalya'ya, Nihat Kahveci İspanya'ya gitmemişti. Orhan Pamuk da Nobel almamıştı bittabi! 25 yaşın verdiği coşkuyla kızın karşısına geçip, 'Tarkan Türk biliyor musun? Ben de Türküm!' dememek için kendimi zor tutmuştum! O ne büyük gururdu yarabbim
Bu anı, 'Türkiye'nin tanıtımı için daha başka ne yapabiliriz' diye kafa yorarken aklıma geldi. Biz dışarıda yaşayanlar, memleketin imajının gelişmesinden en fazla ve en direkt yararlanan kitleyiz, o yüzden bu konuyu biraz da 'şahsi mesele' yapıyoruz. Türkiye'nin tanıtımı ve imajı söz konusu olduğunda, -en azından Rusya için- Tarkan'dan daha iyi bir 'araç' bulmak zor. Biliyorum, daha yukarı tırmanmak için çabalamak yerine, yukarı çıkanları paçasından tutup kendi düzeyine çekmek Türkiye'de maalesef yaygın bir davranış biçimi oldu. Tarkan da bu illetten mustarip isimlerden biri. Gencecik bir Türk pop yıldızı, dışarıda bu kadar çok seviliyor, konserleri dolup taşıyor, şarkıları Türkçeyi hiç bilmeyenler tarafından ezberden okunuyor. Bununla hem iftihar edip
hem de 'vatana millete hizmet için' kullanacağımıza, sık sık ölçüsüz eleştirilerle yerden yere vuruyoruz Tarkan'ı. Artılarını değil eksilerini öne çıkarmaya bayılıyoruz: 'Duydun mu şekerim, İngilizce albümü
elde kalmış. Ne öyle abuk sabuk şarkılar söylüyor.. Ben sana dedim hayatım, balon bu çocuk balon!!!'
Neyse, derdim 'Tarkan güzellemesi' yazmak değil. 'Faydacı' temelde somut bir öneri getirmek istiyorum bugün. Şöyle ki: Tarkan Rusya'da 'Türkiye' denince ilk akla gelen isim. Rusya'da, belki de Türkiye'dekinden fazla hayran kitlesi olan bir pop yıldızı. Ama Tarkan'ın bir sorunu var. Türkiye'de artık herkesin diline pelesenk olan, Rusya'da son dönemde sık sık dillendirilen bir konu bu: Tarkan, 2003'teki 'Kuzu Kuzu'dan sonra, o kalibrede bir şarkı çıkaramadı. Hâlâ Rusya'da bir konser verdiğinde insanlar 'Şıkıdım', 'Yakalarsam' gibi 'süper hit'lerle coşuyor. Ama müzik dünyası da, hayatın kendisi gibi çok dinamik. İnsanlar aynı tarzda ve yakın melodide ama 'yeni' şarkılar dinlemek istiyor. Tarkan, Rusya'da Türkiye'nin tanıtımı için, on binlerce Rus'u Türk lobisinin gönüllü temsilcisi yapmak için bize lazım. Ama Tarkan cepten yiyor. Seneye bir konser daha olur ve yine aynı şarkıları söylerse, korkarım büyü hepten bozulacak.
O halde tarihin en eski sorusunu soruyorum: Ne yapmalı? Ve işte cevabım: Tarkan, 'milli misyon' uğruna, yeni bir albüm yapmalı. Bu albümün adı mesela 'The Best of Turkish Pop' olmalı. Tarkan bu albümde, Sezen Aksu'dan Nilüfer ve Nazan Öncel'e, Türk popunun genç-yaşlı, eski-yeni tüm yıldızlarının vaktiyle en çok tutmuş şarkılarını yeniden söylemeli. Kimse bunu 'kompleks' yapmamalı. İç pazar beni ilgilendirmez, ama bu şarkılar Tarkan'la yeniden ses bulursa, sadece Rusya'da değil, tüm dünyada Tarkan efsanesi de sürer, Türkiye tanıtımının kralı da yapılır
Eh, her zaman Türk-Rus ilişkileri üzerine 'derin mevzulara' kafa yoracak değiliz ya, bazen de 'serin mevzular'a dalmak lazım! Devir başka bir devir. Tarkan bu devirde ve bu ülkede 'Türkiye rüzgârı' estirmek için ideal isim; hele de seneye Türkiye'de Rusya yılı kutlanacakken... Benden söylemesi!
http://www.radikal.com.tr/haber.php?haberno=204275
Bu da başka bir fikir. Söylediklerinde gerçek payıda yok değil.En azından yapıcı.
Suat Taşpınar
12/11/2006 (606 kişi okudu)
'Yaşadığım sürece o manzarayı hiç unutmayacağım' dediğimiz anlar olur ya. İşte onlardan biriydi. 1995'in sonbaharında güneşli, huzurlu bir gündü. Bişkek otogarında, beni Almatı'ya götürecek külüstür otobüsün kalkış saatini bekliyordum. Şehirlerarası değil, birkaç saatlik 'devletlerarası' yolculuk için. Zaten mis gibi temiz olan bozkır havası, sabahın erken saatinde tatlı bir serinlikle yüzüme vuruyordu. Birden sessizliği parçalayan bir şarkı çın çın ötmeye başladı. Yeniyetme Tarkan bir yerlerden 'Hepsi senin mi?' diye bağırıyor, 'Oynama şıkıdım şıkıdım' diye coşuyordu.
Daha eski Sovyet coğrafyasının Tarkan aşkıyla kavrulduğu zamanlar değildi. Ama ilk albüm çıkmış, 'Şıkıdım' ışık hızıyla sınır ötesine ulaşmıştı. Sesin geldiği tarafa başımı çevirdim. İşte 'o manzarayı' gördüm. Yaşı en fazla 7-8 olan dünya tatlısı bir Rus kız, küçük kasetçalarını yere koymuş, ateşin etrafında döner gibi, şarkının ritmiyle dans ediyordu. Sarı saçlarını savuruyor, anlamadığı kelimeleri yakalamaya çalışıyor, 'Şıkıdım' nakaratına sıra geldiği zaman el çırpararak ve bağırarak eşlik ediyordu. Annesi de yanı başında bavulunun üstüne oturmuş sevgiyle onu izliyordu. Şarkı bitiyor, kız panikle hemen kasedi geriye sarıyor ve aynı dans yeniden başlıyordu.
Ben zevkten dört köşe olmuştum. 'Bizim neden dünya çapında sanatçımız, futbolcumuz, yazarımız yok, of ulan of!' diye dövündüğümüz günlerdi. Daha Hakan Şükür İtalya'ya, Nihat Kahveci İspanya'ya gitmemişti. Orhan Pamuk da Nobel almamıştı bittabi! 25 yaşın verdiği coşkuyla kızın karşısına geçip, 'Tarkan Türk biliyor musun? Ben de Türküm!' dememek için kendimi zor tutmuştum! O ne büyük gururdu yarabbim
Bu anı, 'Türkiye'nin tanıtımı için daha başka ne yapabiliriz' diye kafa yorarken aklıma geldi. Biz dışarıda yaşayanlar, memleketin imajının gelişmesinden en fazla ve en direkt yararlanan kitleyiz, o yüzden bu konuyu biraz da 'şahsi mesele' yapıyoruz. Türkiye'nin tanıtımı ve imajı söz konusu olduğunda, -en azından Rusya için- Tarkan'dan daha iyi bir 'araç' bulmak zor. Biliyorum, daha yukarı tırmanmak için çabalamak yerine, yukarı çıkanları paçasından tutup kendi düzeyine çekmek Türkiye'de maalesef yaygın bir davranış biçimi oldu. Tarkan da bu illetten mustarip isimlerden biri. Gencecik bir Türk pop yıldızı, dışarıda bu kadar çok seviliyor, konserleri dolup taşıyor, şarkıları Türkçeyi hiç bilmeyenler tarafından ezberden okunuyor. Bununla hem iftihar edip
hem de 'vatana millete hizmet için' kullanacağımıza, sık sık ölçüsüz eleştirilerle yerden yere vuruyoruz Tarkan'ı. Artılarını değil eksilerini öne çıkarmaya bayılıyoruz: 'Duydun mu şekerim, İngilizce albümü
elde kalmış. Ne öyle abuk sabuk şarkılar söylüyor.. Ben sana dedim hayatım, balon bu çocuk balon!!!'
Neyse, derdim 'Tarkan güzellemesi' yazmak değil. 'Faydacı' temelde somut bir öneri getirmek istiyorum bugün. Şöyle ki: Tarkan Rusya'da 'Türkiye' denince ilk akla gelen isim. Rusya'da, belki de Türkiye'dekinden fazla hayran kitlesi olan bir pop yıldızı. Ama Tarkan'ın bir sorunu var. Türkiye'de artık herkesin diline pelesenk olan, Rusya'da son dönemde sık sık dillendirilen bir konu bu: Tarkan, 2003'teki 'Kuzu Kuzu'dan sonra, o kalibrede bir şarkı çıkaramadı. Hâlâ Rusya'da bir konser verdiğinde insanlar 'Şıkıdım', 'Yakalarsam' gibi 'süper hit'lerle coşuyor. Ama müzik dünyası da, hayatın kendisi gibi çok dinamik. İnsanlar aynı tarzda ve yakın melodide ama 'yeni' şarkılar dinlemek istiyor. Tarkan, Rusya'da Türkiye'nin tanıtımı için, on binlerce Rus'u Türk lobisinin gönüllü temsilcisi yapmak için bize lazım. Ama Tarkan cepten yiyor. Seneye bir konser daha olur ve yine aynı şarkıları söylerse, korkarım büyü hepten bozulacak.
O halde tarihin en eski sorusunu soruyorum: Ne yapmalı? Ve işte cevabım: Tarkan, 'milli misyon' uğruna, yeni bir albüm yapmalı. Bu albümün adı mesela 'The Best of Turkish Pop' olmalı. Tarkan bu albümde, Sezen Aksu'dan Nilüfer ve Nazan Öncel'e, Türk popunun genç-yaşlı, eski-yeni tüm yıldızlarının vaktiyle en çok tutmuş şarkılarını yeniden söylemeli. Kimse bunu 'kompleks' yapmamalı. İç pazar beni ilgilendirmez, ama bu şarkılar Tarkan'la yeniden ses bulursa, sadece Rusya'da değil, tüm dünyada Tarkan efsanesi de sürer, Türkiye tanıtımının kralı da yapılır
Eh, her zaman Türk-Rus ilişkileri üzerine 'derin mevzulara' kafa yoracak değiliz ya, bazen de 'serin mevzular'a dalmak lazım! Devir başka bir devir. Tarkan bu devirde ve bu ülkede 'Türkiye rüzgârı' estirmek için ideal isim; hele de seneye Türkiye'de Rusya yılı kutlanacakken... Benden söylemesi!
http://www.radikal.com.tr/haber.php?haberno=204275
Bu da başka bir fikir. Söylediklerinde gerçek payıda yok değil.En azından yapıcı.