dogan
02-04-06, 20:08
Türkiye'nin süperstar'ı Tarkan, 90'lı yılların sonunda ülke sınırlarını aşarak adını tüm dünyaya duyurdu. Hareketli ve neşeli 'öpücük' şarkısı "Şımarık"la Güney Amerika'dan Rusya'ya kadar, dünyanın çeşitli ülkelerindeki insanların Türk müziğine karşı ilgisini uyandırdı. Uzun bir aradan sonra "Bounce" isimli İngilizce single çalışmasını çıkaran Tarkan, tekrar uluslararası izleyiciyle buluşmanın heyecanını yaşıyor. Fakat Tarkan, asıl sürprizini 7 Nisan'a saklıyor. Süperstar'ın dört gözle beklenilen İngilizce albümü "Come Closer", 7 Nisan'da müzik marketlerde yerini alacak. Almanya'da Stefan Raab'ın "TV total" programına katılımından önce Tarkan'la buluşan Vaybee! redaktörü Yıldız Turak, süperstar'la yeni albümü, müzik zevki ve gelecekteki projeleri hakkında konuştu.
Selam Tarkan, sen 15 yaşına kadar Almanya'da yaşadın.
Tarkan (düzeltiyor): 13 yaşıma kadar.
Hâlâ Almanca konuşuyor musun? Bu röportajı Almanca yapabilir miyiz?
Tarkan (gülüyor): Ein bisschen. Ama Türkçe yaparsak daha iyi olur. Soruları Almanca sormak istersen sorabilirsin, ben de Türkçe olarak cevap veririm.
Peki o zaman öyle yapalım. Bu akşam Stefan Raab'ın programına konuk olacaksın. Eminim seninle de Keupstraße'ya gitmiştir. Çünkü Türk konuklarıyla genelde oraya gider. Keupstraße'yı nasıl buldun?
Evet gittik. "Kervansaray" diye bir restoranda yemek yedik ve döner kestik (gülüyor). Çok güzeldi. İnsanlar çok sıcaktı, çok sempatikti. Ben o semte ilk defa gittim ve kendimi Türkiye'de gibi hissettim. Her yerde Türk vardı.Yani gerçekten çok hoştu. Çok güzel ve çok sıcak ilgiyle karşılaştım. Buradaki vatandaşlarımıza ilgilerinden ve desteklerinden dolayı çok teşekkür ederim.
"TV total" programına katılman biz Almanya'da yaşayan Türkler için büyük sürpriz oldu; çünkü Türkiye'de genelde şov programlarından kaçınıyorsun?
Bu pek doğru değil. Kariyerimin başında çok televizyon programına çıktım. Ama sonra sonra anladım ki Türkiye'de medya, söylediklerimi, yaptıklarımı daha negatif yerlere çekmeye çalışıyor. Açıkcası biraz rahatsız oldum. Bu nedenle yıllardır televizyon programlarına fazla çıkmıyorum. Çünkü boş yere polemik yaratılıyor. Ama ara sıra röportaj veriyorum. Yani tamamen çekilmiş değilim. Burada ise daha yolumun başındayım, tabii ki promosyon yapmak durumundayım, bu albümü tanıtmak durumundayım. O yüzden tabii ki bazı talkshow' lara çıkarım, ama yine de seçiciyim. Her yere çıkmıyorum, mesela. Bazı teklifler geliyor, redediyorum.
Dünyaya adını duyuran ilk Türk Pop sanatçısı sen oldun. "Come Closer" isimli albümünü tamamlayıp tekrar Türkiye dışına 'açılman' neden bu kadar zaman aldı?
"Şımarık"la yakaladığım başarıdan sonra gelecek tüm şarkıların "Öpücük" parçasından daha güçlü olmaları gerektiğini düşündüm. Dünya beni "Şımarık"la tanıdı. Bence o başarı kırk yılda bir yakalanacak bir başarıydı. İnsanlar, Türkçe sözleri anlamadılar, ama şarkıyı yine de çok sevdiler. Daha sonra "Kuzu Kuzu"yu ve "Karma" albümünü yaptım. Ama açık konuşayım, pek emin değildim. O albüm dünyada "Şımarık" kadar başarılı olabilir mi bilemedim. Bu yüzden İngilizce albüm yapmaya karar verdim. Bu kararım zamanla pekişti ve gelişti. Belki Amerika'da yaşıyor olmam ve tam o sırada yaşadığım askerlik problemleri de etken olmuştur. Hatırlarsan o sırada iki yıl Türkiye'ye gidemedim. İşte o iki senede bu İngilizce albümle uğraştım.
"Come Closer", önceki müzik projelerinin bir devamını mı oluşturuyor, yoksa tamamen yeni bir çizgi mi?
Yok hayır, tamamen yeni. Tabii ki içinde oryantal etkiler var. Udumuz var, bağlamamız var. Mesela "Bounce" single bağlamayla ve Hiphop ritmiyle bütünleşen bir şarkı, diğer yandan da hâlâ ben. İnsanlar duyduklarında "bu kim?" demiyecekler. Benim sesimdeki o gırtlak yapım ve söyleme tarzım tabii ki İngilizce'de de aynı. Belki bir iki sound olarak daha farklı, ne de olsa bu bir dünya projesi. Tabii ki Türkiye'nin de sevmesi benim için çok önemli ama sonuçta dünyaya açılmak için yaptık bu albümü. Beni bu albümde en çok etkileyen, bütün dünya kültürlerinin bir arada olması. Çok kozmopolit bir albüm oldu, çünkü ben de kendimi öyle, yani bir dünya vatandaşı gibi hissediyorum. Mesela albümün çoğu Amerika'da yapıldı, Londra'da çalıştık, İstanbul'da çalıştık, dünyanın birçok çeşitli yerlerinde çalıştık. Çok uluslararası bir albüm oldu.
Single çalışması için neden "Bounce" şarkısını seçtin?
Demin söylediğim gibi Hiphop etkisi üstünde Türk enstrümanı bana çok enterasan geliyor. Albümü yaparken etrafımdaki insanlar albümün çok sevileceğini düşündüklerini söylediler, bende öyle düşünüyordum. Ayrıca sözleri de çok hoşuma gidiyor. "Bounce"ın sözleri çok davetkar, insanları dans etmeye, özgür olmaya ve kendileri olmaya davet ediyor. Bir de çok kıvrak ve şıkırdak buluyorum, hem ritimleri çok seksi.
Uluslararası üne sahip bir yıldızla düet yapmak gibi bir girişimin var mı? Örneğin zamanında Mustafa Sandal feat. Gentleman düeti gibi bir çalışma düşünebiliyor musun?
Tabii ki. Beyonce ile bir düet yapmayı isterdim mesela. Zaten kendisine şarkılarımı ilettim. Menajeri ortak çalışmaya sıcak baktıklarını, şarkılarımı beğendiklerini ve Beyonce'nin benimle düet yapmak isteğini belirtti. Fakat bir türlü yol tutamıyoruz, yani o çok meşgul, aynı şekilde ben de çok yoğunum. Shakira'ya da bayılıyorum. Çok güzel dans ediyor, müziği çok iyi. Onunla da düet yapma ihtimalim var, bakalım inşallah olur. "Come Closer" albümünde de Wyclef Jean var, o "Aman, Aman" şarkımda featuring yaptı.
Süperstar Tarkan'ın beğendiği veya örnek aldığı başka süperstar'lar var mı?
Var tabi. Mesela teenager'ken Stevie Wonder hayranıydım. Bayılıyorum onun sesine, kendisiyle tanışmayı çok isterdim. Veya Michael Jackson, hep örnek aldığım bir sanatçıdır. Bir pop starı olarak örnek alınacak bir imajı ve profesyonelliği vardı. Tabii sonradan bazı problemler oldu. U2 grubunu ise hâlâ çok beğeniyorum. Yıllardır çizgilerinden ödün vermediler. Ve Madonna. İdol olarak değil ama bu kadın yıllardır zirvede, yıllardır pop diva. Kendisini çok takdir ediyorum.
Peki Türkiye'de beğendiğin birileri var mı?
Türkiye'de her zaman beğendiğim kişi Sezen Aksu'dur. Şarkı sözü yazma konusunda o gerçekten bir ozandır, bir şairdir. Onu hep örnek almışımdır. Bu İngilizce albümde de onun şarkı sözü yazma stilinden çok esinlendim.
Pop sanatçısı olarak sadece pop müziği mi dinliyorsun, yoksa Türkü'leri de sever misin?
Ben küçüklüğümden beri her türlü müziğe yatkındım. Alaturka da söylüyorum, Sanat Müziği de, Türkü de, Pop Müziği de, hatta şimdi İngilizce söylüyorum. Yani ben şarkı söylemeyi seviyorum. (Gülerek) Bana iyi şarkı olsun yeter ki, Türkü de söylerim, Arabesk'de söylerim, Pop da söylerim. Ama tabii ki benim gönlüm Pop'da, çünkü daha dinamik, daha enerjik ve daha mutlu buluyorum.
Sevgili Tarkan, bu güzel röportaj için sana çok teşekkür ederim. Ayrıca İngilizce albümünle de sana başarılar diliyoruz
Selam Tarkan, sen 15 yaşına kadar Almanya'da yaşadın.
Tarkan (düzeltiyor): 13 yaşıma kadar.
Hâlâ Almanca konuşuyor musun? Bu röportajı Almanca yapabilir miyiz?
Tarkan (gülüyor): Ein bisschen. Ama Türkçe yaparsak daha iyi olur. Soruları Almanca sormak istersen sorabilirsin, ben de Türkçe olarak cevap veririm.
Peki o zaman öyle yapalım. Bu akşam Stefan Raab'ın programına konuk olacaksın. Eminim seninle de Keupstraße'ya gitmiştir. Çünkü Türk konuklarıyla genelde oraya gider. Keupstraße'yı nasıl buldun?
Evet gittik. "Kervansaray" diye bir restoranda yemek yedik ve döner kestik (gülüyor). Çok güzeldi. İnsanlar çok sıcaktı, çok sempatikti. Ben o semte ilk defa gittim ve kendimi Türkiye'de gibi hissettim. Her yerde Türk vardı.Yani gerçekten çok hoştu. Çok güzel ve çok sıcak ilgiyle karşılaştım. Buradaki vatandaşlarımıza ilgilerinden ve desteklerinden dolayı çok teşekkür ederim.
"TV total" programına katılman biz Almanya'da yaşayan Türkler için büyük sürpriz oldu; çünkü Türkiye'de genelde şov programlarından kaçınıyorsun?
Bu pek doğru değil. Kariyerimin başında çok televizyon programına çıktım. Ama sonra sonra anladım ki Türkiye'de medya, söylediklerimi, yaptıklarımı daha negatif yerlere çekmeye çalışıyor. Açıkcası biraz rahatsız oldum. Bu nedenle yıllardır televizyon programlarına fazla çıkmıyorum. Çünkü boş yere polemik yaratılıyor. Ama ara sıra röportaj veriyorum. Yani tamamen çekilmiş değilim. Burada ise daha yolumun başındayım, tabii ki promosyon yapmak durumundayım, bu albümü tanıtmak durumundayım. O yüzden tabii ki bazı talkshow' lara çıkarım, ama yine de seçiciyim. Her yere çıkmıyorum, mesela. Bazı teklifler geliyor, redediyorum.
Dünyaya adını duyuran ilk Türk Pop sanatçısı sen oldun. "Come Closer" isimli albümünü tamamlayıp tekrar Türkiye dışına 'açılman' neden bu kadar zaman aldı?
"Şımarık"la yakaladığım başarıdan sonra gelecek tüm şarkıların "Öpücük" parçasından daha güçlü olmaları gerektiğini düşündüm. Dünya beni "Şımarık"la tanıdı. Bence o başarı kırk yılda bir yakalanacak bir başarıydı. İnsanlar, Türkçe sözleri anlamadılar, ama şarkıyı yine de çok sevdiler. Daha sonra "Kuzu Kuzu"yu ve "Karma" albümünü yaptım. Ama açık konuşayım, pek emin değildim. O albüm dünyada "Şımarık" kadar başarılı olabilir mi bilemedim. Bu yüzden İngilizce albüm yapmaya karar verdim. Bu kararım zamanla pekişti ve gelişti. Belki Amerika'da yaşıyor olmam ve tam o sırada yaşadığım askerlik problemleri de etken olmuştur. Hatırlarsan o sırada iki yıl Türkiye'ye gidemedim. İşte o iki senede bu İngilizce albümle uğraştım.
"Come Closer", önceki müzik projelerinin bir devamını mı oluşturuyor, yoksa tamamen yeni bir çizgi mi?
Yok hayır, tamamen yeni. Tabii ki içinde oryantal etkiler var. Udumuz var, bağlamamız var. Mesela "Bounce" single bağlamayla ve Hiphop ritmiyle bütünleşen bir şarkı, diğer yandan da hâlâ ben. İnsanlar duyduklarında "bu kim?" demiyecekler. Benim sesimdeki o gırtlak yapım ve söyleme tarzım tabii ki İngilizce'de de aynı. Belki bir iki sound olarak daha farklı, ne de olsa bu bir dünya projesi. Tabii ki Türkiye'nin de sevmesi benim için çok önemli ama sonuçta dünyaya açılmak için yaptık bu albümü. Beni bu albümde en çok etkileyen, bütün dünya kültürlerinin bir arada olması. Çok kozmopolit bir albüm oldu, çünkü ben de kendimi öyle, yani bir dünya vatandaşı gibi hissediyorum. Mesela albümün çoğu Amerika'da yapıldı, Londra'da çalıştık, İstanbul'da çalıştık, dünyanın birçok çeşitli yerlerinde çalıştık. Çok uluslararası bir albüm oldu.
Single çalışması için neden "Bounce" şarkısını seçtin?
Demin söylediğim gibi Hiphop etkisi üstünde Türk enstrümanı bana çok enterasan geliyor. Albümü yaparken etrafımdaki insanlar albümün çok sevileceğini düşündüklerini söylediler, bende öyle düşünüyordum. Ayrıca sözleri de çok hoşuma gidiyor. "Bounce"ın sözleri çok davetkar, insanları dans etmeye, özgür olmaya ve kendileri olmaya davet ediyor. Bir de çok kıvrak ve şıkırdak buluyorum, hem ritimleri çok seksi.
Uluslararası üne sahip bir yıldızla düet yapmak gibi bir girişimin var mı? Örneğin zamanında Mustafa Sandal feat. Gentleman düeti gibi bir çalışma düşünebiliyor musun?
Tabii ki. Beyonce ile bir düet yapmayı isterdim mesela. Zaten kendisine şarkılarımı ilettim. Menajeri ortak çalışmaya sıcak baktıklarını, şarkılarımı beğendiklerini ve Beyonce'nin benimle düet yapmak isteğini belirtti. Fakat bir türlü yol tutamıyoruz, yani o çok meşgul, aynı şekilde ben de çok yoğunum. Shakira'ya da bayılıyorum. Çok güzel dans ediyor, müziği çok iyi. Onunla da düet yapma ihtimalim var, bakalım inşallah olur. "Come Closer" albümünde de Wyclef Jean var, o "Aman, Aman" şarkımda featuring yaptı.
Süperstar Tarkan'ın beğendiği veya örnek aldığı başka süperstar'lar var mı?
Var tabi. Mesela teenager'ken Stevie Wonder hayranıydım. Bayılıyorum onun sesine, kendisiyle tanışmayı çok isterdim. Veya Michael Jackson, hep örnek aldığım bir sanatçıdır. Bir pop starı olarak örnek alınacak bir imajı ve profesyonelliği vardı. Tabii sonradan bazı problemler oldu. U2 grubunu ise hâlâ çok beğeniyorum. Yıllardır çizgilerinden ödün vermediler. Ve Madonna. İdol olarak değil ama bu kadın yıllardır zirvede, yıllardır pop diva. Kendisini çok takdir ediyorum.
Peki Türkiye'de beğendiğin birileri var mı?
Türkiye'de her zaman beğendiğim kişi Sezen Aksu'dur. Şarkı sözü yazma konusunda o gerçekten bir ozandır, bir şairdir. Onu hep örnek almışımdır. Bu İngilizce albümde de onun şarkı sözü yazma stilinden çok esinlendim.
Pop sanatçısı olarak sadece pop müziği mi dinliyorsun, yoksa Türkü'leri de sever misin?
Ben küçüklüğümden beri her türlü müziğe yatkındım. Alaturka da söylüyorum, Sanat Müziği de, Türkü de, Pop Müziği de, hatta şimdi İngilizce söylüyorum. Yani ben şarkı söylemeyi seviyorum. (Gülerek) Bana iyi şarkı olsun yeter ki, Türkü de söylerim, Arabesk'de söylerim, Pop da söylerim. Ama tabii ki benim gönlüm Pop'da, çünkü daha dinamik, daha enerjik ve daha mutlu buluyorum.
Sevgili Tarkan, bu güzel röportaj için sana çok teşekkür ederim. Ayrıca İngilizce albümünle de sana başarılar diliyoruz