badboyserkan
10-03-11, 20:53
Röportaj > MÜZİK SENİ SEÇER
http://img607.imageshack.us/img607/6321/alp24981.jpg (http://img607.imageshack.us/i/alp24981.jpg/)
Alp Ersönmez - Tarkan'ın Bass Gitarcısı
Alp Ersönmez, yeni nesil Türk cazının en önemli basçılarından. Ama sadece caz değil, popüler müzik sahnesinde de kendini gösteren dört başı mamur müzisyenlerden… Tarkan ve Nil Karaibrahimgil’le sahne alan Alp Ersönmez, esasen bu sıralar dikkatini kendi projelerine vermiş durumda. Bu hafta devam eden ve 12 Mart’a kadar sürecek Nublu Caz Festivali kapsamında neredeyse her gün sahne alıyor. Fakat bütün bunların ötesinde, şu sıralar bir yenilik var ki müzik severler için apayrı bir heyecan yaratıyor: Alp Ersönmez’in albümü ‘YAZISIZ’ piyasada!
"Tarkan bize hep ‘Sizinle grup gibi hissediyorum’ der. O kulvarda bir adamın böyle şeyler söylemesine çok rastlayamazsın"
Peki, şimdi Tarkan’la Nil Karaibrahimgil’le çalışıyorsun. Bir yandan kendi tarzını yapmaya çalışıyorsun, bir yandan da başka tarzları yapan insanların orkestrasındasın. Nasıl bir hissiyat farkı oluyor sahnede?
- Ben her müziği çalmaktan çok keyif alırım, göbek havasını bile, gerçekten. Çünkü o müziğe bir şey katabildiğine inanıyorsan zaten çaldığın şeyden zevk alırsın. Çünkü ‘imzanı atmak’ falan derler ya, o çok iddialı bir laf. Ben sadece o müzikte olumlu bir değişim yaratabilmekten bahsediyorum. Senin, o şarkıda çalmanla çalmaman arasındaki farkın hissedilebiliyor olması gerektiğini düşünüyorum. Bütün amaç da bu olmalı bence bir müzisyen için. Dolayısıyla çaldığım tüm projelerde, müziğin ne olduğunu tartışabilirsiniz, müziği sevmeyebilirsiniz, ama o müziğin icrası konusunda ben üstüme düşeni çok iyi bir şekilde yapmaya gayret gösteriyorum. Bu işin profesyonellik kısmı. Diğeri de, Tarkan’la çalmak çok güzel bir şey ya… Önünde Madagaskar’da bile CD’si satan bir adam söylüyor ve her gece çok iyi dans ediyor, bilmem kaç bin kişiyi avucunun içinde tutuyor. O enerjiyi de bize veriyor. Tarkan bize hep ‘Sizinle grup gibi hissediyorum’ der. O kulvarda bir adamın böyle şeyler söylemesine çok rastlayamazsın. Bize olan saygısını ve sevgisini hep belli ediyor. Viyana’da 200.000 kişiye çaldım. 200.000 kişiye çalmak ne demek biliyor musun? Bacaklarının bağı çözülüyor. Ucu bucağı olmayan bir yere çalıyorsun. Kiev’de 150.000 kişiye çaldık. Binaların üstünden sarkıyordu insanlar. Orada kendi kendine ‘Bu adam başarmış, helal olsun diyorsun’. Bence Tarkan’ın yaptığı pop müzik de gayet güzel bir pop müzik. Türkiye’de özellikle diğer pop müziklerin zayıflığını düşünürsen… Nil’i şarkı yazarı ve şarkı sözü yazarı olarak çok beğeniyorum. Yeni albümü de çıkıyor. Nil’in de sahne enerjisi çok güzeldir.
Senin de sahne enerjin konuşuluyor.
- Öyle mi? Niye öyle oldu?
Mesela Tarkan’ın ‘Acımayacak’ klibindeki performasın…
- Evet ya onu bir sürü insan söylüyor. 1.5 saniye görünüyorum orada ya (gülüşmeler). Mehmet Tez bile yazmış yani. O klip çekimi enteresan oldu, aradılar beni ‘Gel, klip çekimi var’ dediler, ‘peki’ dedim gittim. Üstümde bir deri ceket vardı. Umut’un gözlüklerini taktım. Güldük baya. Biraz hareket et dediler, klibin sonuna doğru cıvıttım, onları kullanmadılar tabi (gülüşmeler).
"Yani sen o kadar mükemmel misin ki müziğin o kadar mükemmel olsun'a getirirm ben o zaman lafı"
Süpermiş. Albümün ‘Yazısız’a gelelim.
- Bir albüm yapayım diye çıkmadım zaten. Nardis’te Turgut, Genco, ben çalıyorduk. O sırada benim besteleri de kaydettik Tanju’nun stüdyosunda. O dönemde ben Londra’da yaşıyordum, dolayısıyla çok denk düşemiyorduk. Derken albümün kayıt süreci çok zamana yayılmış oldu. İlk kayıt sürecimiz 2006’ya dayanıyor. Tanju’nun vefatına kadar kayıt yaptık hep.
Albümün tarzına ne dersin?
- Her tarzdan etkilenmiş bir caz diyebilirsin.
Peki bu son dönemde caz müzik piyasasında bir patlama oldu. Bir sürü albüm çıktı. Bunun sebebi ne sence?
- Çok iyi albümler çıkıyor ya. Bilgi Üniversitesi’nin çok büyük etkisi var. Çünkü beraber çalınan müzisyenlerin kalitesi arttıkça herkes ilerliyor. Bir de Nublu, Nardis, Hayal Kahvesi caz günleri yapıyor. Pek çok adını bile duymadığımız mahalle barında artık 2-3 kişilik caz ekipleri çalmaya başladı. Bir de insanlar belki caz müzisyeni olarak eskiye nazaran daha iyi gelecek yaratabileceklerini düşünüyorlar.
Bir yandan da bazı genç müzisyenler ‘Çok iyi olmadan caz yapamam’ diye korkuya kapılıyorlar.
- Bunun çok gereksiz bir kompleks olduğunu düşünüyorum. Benim aynen böyle düşünen ciddi müzisyen arkadaşlarım var. ‘Yani sen o kadar mükemmel misin ki müziğin o kadar mükemmel olsun’ a getiririm ben o zaman lafı. Tabi ki de hatalar olacak, önemli olan çıkan şeyin sana ve dinleyene iyi bir şey hissettirmesi. Bitti. Bu kadar. Bence müzik tamamen budur. Ben, sanat denen kavramı, insanın yaptığı şeyi yüceltmek için bulduğu ‘aşırı yüceltilmiş’ bir kavram olarak düşünüyorum. Çok güzel tüylü egzotik bir kuşa baktığın zaman onu doğanın bir sanat eseri olarak görüyorsun ama sen öyle görüyorsun. Kuş kendini öyle görmüyor ki. Aynı şey müzik için de geçerli. Tabi ki de arkasında duygu yoğunluğu, düşünce vardır ama buna büyük anlamlar yüklememek gerektiğini düşünüyorum.
Röportaj: Buket COŞKUNER /Hürriyet KAMPÜS
http://img607.imageshack.us/img607/6321/alp24981.jpg (http://img607.imageshack.us/i/alp24981.jpg/)
Alp Ersönmez - Tarkan'ın Bass Gitarcısı
Alp Ersönmez, yeni nesil Türk cazının en önemli basçılarından. Ama sadece caz değil, popüler müzik sahnesinde de kendini gösteren dört başı mamur müzisyenlerden… Tarkan ve Nil Karaibrahimgil’le sahne alan Alp Ersönmez, esasen bu sıralar dikkatini kendi projelerine vermiş durumda. Bu hafta devam eden ve 12 Mart’a kadar sürecek Nublu Caz Festivali kapsamında neredeyse her gün sahne alıyor. Fakat bütün bunların ötesinde, şu sıralar bir yenilik var ki müzik severler için apayrı bir heyecan yaratıyor: Alp Ersönmez’in albümü ‘YAZISIZ’ piyasada!
"Tarkan bize hep ‘Sizinle grup gibi hissediyorum’ der. O kulvarda bir adamın böyle şeyler söylemesine çok rastlayamazsın"
Peki, şimdi Tarkan’la Nil Karaibrahimgil’le çalışıyorsun. Bir yandan kendi tarzını yapmaya çalışıyorsun, bir yandan da başka tarzları yapan insanların orkestrasındasın. Nasıl bir hissiyat farkı oluyor sahnede?
- Ben her müziği çalmaktan çok keyif alırım, göbek havasını bile, gerçekten. Çünkü o müziğe bir şey katabildiğine inanıyorsan zaten çaldığın şeyden zevk alırsın. Çünkü ‘imzanı atmak’ falan derler ya, o çok iddialı bir laf. Ben sadece o müzikte olumlu bir değişim yaratabilmekten bahsediyorum. Senin, o şarkıda çalmanla çalmaman arasındaki farkın hissedilebiliyor olması gerektiğini düşünüyorum. Bütün amaç da bu olmalı bence bir müzisyen için. Dolayısıyla çaldığım tüm projelerde, müziğin ne olduğunu tartışabilirsiniz, müziği sevmeyebilirsiniz, ama o müziğin icrası konusunda ben üstüme düşeni çok iyi bir şekilde yapmaya gayret gösteriyorum. Bu işin profesyonellik kısmı. Diğeri de, Tarkan’la çalmak çok güzel bir şey ya… Önünde Madagaskar’da bile CD’si satan bir adam söylüyor ve her gece çok iyi dans ediyor, bilmem kaç bin kişiyi avucunun içinde tutuyor. O enerjiyi de bize veriyor. Tarkan bize hep ‘Sizinle grup gibi hissediyorum’ der. O kulvarda bir adamın böyle şeyler söylemesine çok rastlayamazsın. Bize olan saygısını ve sevgisini hep belli ediyor. Viyana’da 200.000 kişiye çaldım. 200.000 kişiye çalmak ne demek biliyor musun? Bacaklarının bağı çözülüyor. Ucu bucağı olmayan bir yere çalıyorsun. Kiev’de 150.000 kişiye çaldık. Binaların üstünden sarkıyordu insanlar. Orada kendi kendine ‘Bu adam başarmış, helal olsun diyorsun’. Bence Tarkan’ın yaptığı pop müzik de gayet güzel bir pop müzik. Türkiye’de özellikle diğer pop müziklerin zayıflığını düşünürsen… Nil’i şarkı yazarı ve şarkı sözü yazarı olarak çok beğeniyorum. Yeni albümü de çıkıyor. Nil’in de sahne enerjisi çok güzeldir.
Senin de sahne enerjin konuşuluyor.
- Öyle mi? Niye öyle oldu?
Mesela Tarkan’ın ‘Acımayacak’ klibindeki performasın…
- Evet ya onu bir sürü insan söylüyor. 1.5 saniye görünüyorum orada ya (gülüşmeler). Mehmet Tez bile yazmış yani. O klip çekimi enteresan oldu, aradılar beni ‘Gel, klip çekimi var’ dediler, ‘peki’ dedim gittim. Üstümde bir deri ceket vardı. Umut’un gözlüklerini taktım. Güldük baya. Biraz hareket et dediler, klibin sonuna doğru cıvıttım, onları kullanmadılar tabi (gülüşmeler).
"Yani sen o kadar mükemmel misin ki müziğin o kadar mükemmel olsun'a getirirm ben o zaman lafı"
Süpermiş. Albümün ‘Yazısız’a gelelim.
- Bir albüm yapayım diye çıkmadım zaten. Nardis’te Turgut, Genco, ben çalıyorduk. O sırada benim besteleri de kaydettik Tanju’nun stüdyosunda. O dönemde ben Londra’da yaşıyordum, dolayısıyla çok denk düşemiyorduk. Derken albümün kayıt süreci çok zamana yayılmış oldu. İlk kayıt sürecimiz 2006’ya dayanıyor. Tanju’nun vefatına kadar kayıt yaptık hep.
Albümün tarzına ne dersin?
- Her tarzdan etkilenmiş bir caz diyebilirsin.
Peki bu son dönemde caz müzik piyasasında bir patlama oldu. Bir sürü albüm çıktı. Bunun sebebi ne sence?
- Çok iyi albümler çıkıyor ya. Bilgi Üniversitesi’nin çok büyük etkisi var. Çünkü beraber çalınan müzisyenlerin kalitesi arttıkça herkes ilerliyor. Bir de Nublu, Nardis, Hayal Kahvesi caz günleri yapıyor. Pek çok adını bile duymadığımız mahalle barında artık 2-3 kişilik caz ekipleri çalmaya başladı. Bir de insanlar belki caz müzisyeni olarak eskiye nazaran daha iyi gelecek yaratabileceklerini düşünüyorlar.
Bir yandan da bazı genç müzisyenler ‘Çok iyi olmadan caz yapamam’ diye korkuya kapılıyorlar.
- Bunun çok gereksiz bir kompleks olduğunu düşünüyorum. Benim aynen böyle düşünen ciddi müzisyen arkadaşlarım var. ‘Yani sen o kadar mükemmel misin ki müziğin o kadar mükemmel olsun’ a getiririm ben o zaman lafı. Tabi ki de hatalar olacak, önemli olan çıkan şeyin sana ve dinleyene iyi bir şey hissettirmesi. Bitti. Bu kadar. Bence müzik tamamen budur. Ben, sanat denen kavramı, insanın yaptığı şeyi yüceltmek için bulduğu ‘aşırı yüceltilmiş’ bir kavram olarak düşünüyorum. Çok güzel tüylü egzotik bir kuşa baktığın zaman onu doğanın bir sanat eseri olarak görüyorsun ama sen öyle görüyorsun. Kuş kendini öyle görmüyor ki. Aynı şey müzik için de geçerli. Tabi ki de arkasında duygu yoğunluğu, düşünce vardır ama buna büyük anlamlar yüklememek gerektiğini düşünüyorum.
Röportaj: Buket COŞKUNER /Hürriyet KAMPÜS