özlemmis
10-12-10, 15:04
TARKAN STARLIĞI SÖZDE DEĞİL ÖZDE DE ÇOK İYİ TAŞIYOR
Bugünlerde en güzel şeylerden biri Tarkan'ın Elle'de yapılan çekimleri ve röportajı...
Darısı başımıza inşallah... Bizler de Q'en Magazin ve Metropoliq.com’da en kısa zamanda yer vermek istiyoruz samimi bir röportaj ve fotoğraf çekimine
Ben Tarkan'ın sadece sözde değil özde ve gözde de starlığı çok iyi taşıdığına inanıyorum. İngiltere'de okulda öğretmenim de dâhil herkes ona âşıktı. Derste dünyaca ünlü kişleri konuşurken, “Bir Türk ünlü” deyince tek Tarkan”ı tanıyordu herkes. Hemen ''Oynama Şıkıdım Şıkıdım'' şarkısını mırldanıyorlardı. Rus'u, İngiliz'i, İspanyol'u...
2000 yılında Miami'ye gittiğimde Williams Island’da kaldığım dönemlerde oradaki herkes Sibel Can'ı tanıyordu. Zaten eminim ki Miami denince o dönem ilk akla gelen de Sibel Can'dı.
Aynı şekilde geçtiğimiz günlerde Amerika’ya gittiğimde de bu kez Tarkan'ın adı tek anılıyordu. L.A.’deki evinden tutun, nereye gittiğine kadar hemen herkes takip eder vaziyetteydi. Halbuki burada medyadan bildiğimiz kadarıyla artık çok fazla Amerika’da bulunmuyor Tarkan. Buna rağmen sanki orada hala yaşıyormuşçasına yoğun ilgi görüyor olması sizce de onun starlığını göstermiyor mu? Üstelik Amerika’nın starı gibi…
Ben de her ne kadar Tarkan'ı yakından tanımasam da bir Türk olarak gurur duyuyordum. Çünkü düşünsenize yıllarca Lionel Richie, Julio Iglesias, George Michael'lerle büyümüş biz Dünyanın dört bir yanında bir Türk adını duyuyoruz. Bence süper bir duygu. Tabii Tarkan’ı sevenler için bu geçerli. Bir de onu sevmeyen, çekemeyen, hatta her fırsatta yok etmeye çalışanlar olduğu gibi...
Ama her zaman söylediğim gibi biz toplum olarak biraz kıskancız galiba. Hayır hayır biraz değil çoook kıskancız. Bizim olmayan ya da bizde olmayan şeylerin başkasında olmasına tahammül edemiyoruz. O yüzden de karalama kampanyasıyla yenebileceğimizi düşünüyoruz. Ne acı, halbuki elimizdeki değerlerin keşke kıymetini bilsek. Güce güç katıp büyüyebilsek, ne güzel olurdu.
TARKAN’I HAK ETMİYOR MUYUZ BİZ?
Türkiye’de yetişmiş birinin gerçek starlığını yurt dışında daha iyi anlıyorsunuz. Tıpkı Türkiye'nin otoyollarının güzelliğini Bulgaristan'ın olmayan otoyoluna para ödediğinizde, o yollarda savaş vererek gittiğinizde, bizim yollarımızın güzelliğini anladığımız gibi. İnanın gâvur dediğiniz o millet sizin değerlerinizi sizden daha iyi koruyor. Daha çok değer veriyor. O yüzden ben naçizane diyorum ki gelin başarılı insanları incitmek, kırmak yerine onları kazanalım. İnsanların hatalarını bulmak yerine varsa bir hatası kapatalım. Sonuçta bir şeyler yapmaya çalışan ve bunu başaran insanlara köstek yerine destek olalım. Bakın bir daha yeni Tarkanlar, Ardalar kolay kolay gelmez dünyaya...
Ben hasbel kader şöhret olmuş ya da olduğunu zanneden insanlardan bahsetmiyorum, Yurt dışında iki ünlüyle zorla fotoğraf çektirip, buraya gelip hava atanlardan da bahsetmiyorum. Ben dünyanın tanıdığı ve kabul ettiği kişilerden bahsediyorum. Burada iki günde şöhret kazanan, parlayan, sonra da üçünçü gün sönen, yok olan insanlar değil söz konusu olan.
BAŞARI İÇİN HAYAT VERİLİR, TARKAN’IN YAPTIĞI GİBİ!
Düne ve bugüne imza atmış, yarınlara da daha çok imza atacak insanlar bu insanlar. Neden bizim ülkemizde doğmuş, büyümüş ve var olmuşken başka ülkelere gitsinler? Biz taşıyamıyor muyuz bu ağırlığı? Yoksa hak etmiyor muyuz bir Türk olarak bir Türk'ün başarısını? Ama ne demişler, başarı, kazanmayı hak edene verilir. Başarı kendi kendine yolunu kaybedip gelmez, zorla alınır. Emek verilir. Çaba sarf edilir, kafa patlatılır, beyin geliştirilir, vakit harcanır, para harcanır, hiçbir şey emeksiz olmaz. Bedel ödenir. Kısacası başarı için hayat verilir. Tıpkı Tarkan'da olduğu gibi...
Bu noktalara gelene kadar neler çektiği hiç soruluyor mu kendisine? Geceleri yastığına yattığında yaşadığı korkular, sıkıntılar, aşklar, yalnızlıklar sizi ilgilendiriyor mu? Niye ilgilendirsin ki!!! O'nun böyle sorunları yoktur değil mi? Çünkü o etten, kemikten değil sanki. Onun duyguları mı? Pardon, olamaz! Çünkü o halka mal olmuş değil mi? Hep eğlendirsin, hep gülsün, hep oynasın, ondan istenen hep odur değil mi? Hatta hep başarsın ama eleştiriye de açık olsun!!! Daha ne istersiniz? Bir de üstüne orta şekerli kahve alır mısınız?
Yok yok!!! Dar düşünceli insanlar beni çıldırtıyor. Hep ben merkezli insanlar beni yoruyor. Kıskanç, fesat, kibirli insanlar beni korkutuyor...
Kısacası vicdanı olmayan, insani tarafını kaybetmiş, her şeyden daha önemlisi kaybedecek bir şeyi olmayan insanlar, bana çok ürkütücü geliyor...
Bu yüzden de diyorum ki; Allah başarıyı hak eden insanları ve çalışan, emek harcayan vicdanlı insanları bu tür insanlardan korusun...
Neyse ben de fazlasıyla avukatlık görevi üstlenmiş gibi olmayayım burada. Sonra bana da kızacaklar, göreceğim günümü:)))))
Şaka şaka gerçekten Tarkan'ı ve tüm ekibini buradan bir kez daha kutlamak istiyorum. Çok başarılı bir iş çıkarmışlar. İnanılmaz güzellikte bir prodüksiyon çalışması yapılmış. Hele Elle dergisinin kapak resmine bayıldım. Beğenmediğim tek fotoğraf küvette çekilmiş olandı. Bu da benim naçizane görüşüm. Ben gizli kalmış güzellikleri ve akılda soru işareti bırakan gizemli sunumları daha çok beğeniyorum. Evet belki sahne birçok insan için çok seksi ve cezbedici, baktırıcıydı ancak benim için gizemli kalmalıydı. Oradaki sahnenin gerçekliği bana geçmedi. Sadece çekilmiş bir fotoğraf görüntüsü veriyordu. Ancak teknede, otel odasında ve sokakta çekilen fotoğraflar muhteşemdi. Her biri gerçekliği, yaşanmışlığı, kaliteyi, modayı, lüksü tüm ihtişamıyla anlatıyor ve yıllar öncesini tüm kalitesiyle yansıtıyordu.
Kısacası inanılmaz bir emek ve inanılmaz bir başarı öyküsünün ardından Tarkan yine yaptı yapacağını...
TARKAN, “BİTTİ” DİYENLERE İNAT ZİRVEDEN KAFASINI UZATIP, SADECE EL SALLADI
Bir kez daha bir numara olmayı başardı...
Tarkan bitti diyenlere inat, bulunduğu zirveden kafasını çıkarıp sadece el salladı. Bu Tarkan'ın yapabileceklerinin bence en kolayı idi. Bakalım bundan sonra neler yapacak? Yeter ki Allah Tarkan'ın içindeki gücü ve inancı yok etmesin. Umarım artık Tarkan o zirvede hep el sallar. Sevenlerini üzmez. Tıpkı benim gibi düşmanlarına teşekkür eder. Çünkü aslında güçlü insanları düşmanları var eder. Tıpkı kötü ev sahibinin kiracıyı ev sahibi yapması gibi...
Son söz olarak; bizler Tarkan'ı ''Asla'' şarkısından itibaren asla bırakmaksızın sevdik ve gönüllerimize yerleştirdik. Kimi zaman ağladık onun şarkılarıyla, kimi zaman eğlendik. Ama bir gerçek var ki, hep gurur duyduk. Sevmeyenlerinin ve kıskananların arkasında onu koruyan ve gözeten olduk. Hoş Tarkan'ın bunlara ihtiyacı yok ama en azından bizler Tarkan'ın şarkılarıyla ve başarılarıyla mutlu olduk.
Teşekkürler Tarkan...
Güzel fotoğraflarınla gönlümüze ışık saçtın...
İçten bakışların, temiz kalbin, ışık saçan yüreğin, gülen yüzünle günümüzü aydınlattın.
Şansın umduğundan daha çok, bahtın beklediğinden daha açık, sevenin, dinleyenin yıldızlardan çok, gerçek dostların da hep yanında olsun...
Allah seni korusun...
İyi ki varsın Tarkan...
Kalın sağlıcakla…
Metropoliq / Nilgün Çolak
Bugünlerde en güzel şeylerden biri Tarkan'ın Elle'de yapılan çekimleri ve röportajı...
Darısı başımıza inşallah... Bizler de Q'en Magazin ve Metropoliq.com’da en kısa zamanda yer vermek istiyoruz samimi bir röportaj ve fotoğraf çekimine
Ben Tarkan'ın sadece sözde değil özde ve gözde de starlığı çok iyi taşıdığına inanıyorum. İngiltere'de okulda öğretmenim de dâhil herkes ona âşıktı. Derste dünyaca ünlü kişleri konuşurken, “Bir Türk ünlü” deyince tek Tarkan”ı tanıyordu herkes. Hemen ''Oynama Şıkıdım Şıkıdım'' şarkısını mırldanıyorlardı. Rus'u, İngiliz'i, İspanyol'u...
2000 yılında Miami'ye gittiğimde Williams Island’da kaldığım dönemlerde oradaki herkes Sibel Can'ı tanıyordu. Zaten eminim ki Miami denince o dönem ilk akla gelen de Sibel Can'dı.
Aynı şekilde geçtiğimiz günlerde Amerika’ya gittiğimde de bu kez Tarkan'ın adı tek anılıyordu. L.A.’deki evinden tutun, nereye gittiğine kadar hemen herkes takip eder vaziyetteydi. Halbuki burada medyadan bildiğimiz kadarıyla artık çok fazla Amerika’da bulunmuyor Tarkan. Buna rağmen sanki orada hala yaşıyormuşçasına yoğun ilgi görüyor olması sizce de onun starlığını göstermiyor mu? Üstelik Amerika’nın starı gibi…
Ben de her ne kadar Tarkan'ı yakından tanımasam da bir Türk olarak gurur duyuyordum. Çünkü düşünsenize yıllarca Lionel Richie, Julio Iglesias, George Michael'lerle büyümüş biz Dünyanın dört bir yanında bir Türk adını duyuyoruz. Bence süper bir duygu. Tabii Tarkan’ı sevenler için bu geçerli. Bir de onu sevmeyen, çekemeyen, hatta her fırsatta yok etmeye çalışanlar olduğu gibi...
Ama her zaman söylediğim gibi biz toplum olarak biraz kıskancız galiba. Hayır hayır biraz değil çoook kıskancız. Bizim olmayan ya da bizde olmayan şeylerin başkasında olmasına tahammül edemiyoruz. O yüzden de karalama kampanyasıyla yenebileceğimizi düşünüyoruz. Ne acı, halbuki elimizdeki değerlerin keşke kıymetini bilsek. Güce güç katıp büyüyebilsek, ne güzel olurdu.
TARKAN’I HAK ETMİYOR MUYUZ BİZ?
Türkiye’de yetişmiş birinin gerçek starlığını yurt dışında daha iyi anlıyorsunuz. Tıpkı Türkiye'nin otoyollarının güzelliğini Bulgaristan'ın olmayan otoyoluna para ödediğinizde, o yollarda savaş vererek gittiğinizde, bizim yollarımızın güzelliğini anladığımız gibi. İnanın gâvur dediğiniz o millet sizin değerlerinizi sizden daha iyi koruyor. Daha çok değer veriyor. O yüzden ben naçizane diyorum ki gelin başarılı insanları incitmek, kırmak yerine onları kazanalım. İnsanların hatalarını bulmak yerine varsa bir hatası kapatalım. Sonuçta bir şeyler yapmaya çalışan ve bunu başaran insanlara köstek yerine destek olalım. Bakın bir daha yeni Tarkanlar, Ardalar kolay kolay gelmez dünyaya...
Ben hasbel kader şöhret olmuş ya da olduğunu zanneden insanlardan bahsetmiyorum, Yurt dışında iki ünlüyle zorla fotoğraf çektirip, buraya gelip hava atanlardan da bahsetmiyorum. Ben dünyanın tanıdığı ve kabul ettiği kişilerden bahsediyorum. Burada iki günde şöhret kazanan, parlayan, sonra da üçünçü gün sönen, yok olan insanlar değil söz konusu olan.
BAŞARI İÇİN HAYAT VERİLİR, TARKAN’IN YAPTIĞI GİBİ!
Düne ve bugüne imza atmış, yarınlara da daha çok imza atacak insanlar bu insanlar. Neden bizim ülkemizde doğmuş, büyümüş ve var olmuşken başka ülkelere gitsinler? Biz taşıyamıyor muyuz bu ağırlığı? Yoksa hak etmiyor muyuz bir Türk olarak bir Türk'ün başarısını? Ama ne demişler, başarı, kazanmayı hak edene verilir. Başarı kendi kendine yolunu kaybedip gelmez, zorla alınır. Emek verilir. Çaba sarf edilir, kafa patlatılır, beyin geliştirilir, vakit harcanır, para harcanır, hiçbir şey emeksiz olmaz. Bedel ödenir. Kısacası başarı için hayat verilir. Tıpkı Tarkan'da olduğu gibi...
Bu noktalara gelene kadar neler çektiği hiç soruluyor mu kendisine? Geceleri yastığına yattığında yaşadığı korkular, sıkıntılar, aşklar, yalnızlıklar sizi ilgilendiriyor mu? Niye ilgilendirsin ki!!! O'nun böyle sorunları yoktur değil mi? Çünkü o etten, kemikten değil sanki. Onun duyguları mı? Pardon, olamaz! Çünkü o halka mal olmuş değil mi? Hep eğlendirsin, hep gülsün, hep oynasın, ondan istenen hep odur değil mi? Hatta hep başarsın ama eleştiriye de açık olsun!!! Daha ne istersiniz? Bir de üstüne orta şekerli kahve alır mısınız?
Yok yok!!! Dar düşünceli insanlar beni çıldırtıyor. Hep ben merkezli insanlar beni yoruyor. Kıskanç, fesat, kibirli insanlar beni korkutuyor...
Kısacası vicdanı olmayan, insani tarafını kaybetmiş, her şeyden daha önemlisi kaybedecek bir şeyi olmayan insanlar, bana çok ürkütücü geliyor...
Bu yüzden de diyorum ki; Allah başarıyı hak eden insanları ve çalışan, emek harcayan vicdanlı insanları bu tür insanlardan korusun...
Neyse ben de fazlasıyla avukatlık görevi üstlenmiş gibi olmayayım burada. Sonra bana da kızacaklar, göreceğim günümü:)))))
Şaka şaka gerçekten Tarkan'ı ve tüm ekibini buradan bir kez daha kutlamak istiyorum. Çok başarılı bir iş çıkarmışlar. İnanılmaz güzellikte bir prodüksiyon çalışması yapılmış. Hele Elle dergisinin kapak resmine bayıldım. Beğenmediğim tek fotoğraf küvette çekilmiş olandı. Bu da benim naçizane görüşüm. Ben gizli kalmış güzellikleri ve akılda soru işareti bırakan gizemli sunumları daha çok beğeniyorum. Evet belki sahne birçok insan için çok seksi ve cezbedici, baktırıcıydı ancak benim için gizemli kalmalıydı. Oradaki sahnenin gerçekliği bana geçmedi. Sadece çekilmiş bir fotoğraf görüntüsü veriyordu. Ancak teknede, otel odasında ve sokakta çekilen fotoğraflar muhteşemdi. Her biri gerçekliği, yaşanmışlığı, kaliteyi, modayı, lüksü tüm ihtişamıyla anlatıyor ve yıllar öncesini tüm kalitesiyle yansıtıyordu.
Kısacası inanılmaz bir emek ve inanılmaz bir başarı öyküsünün ardından Tarkan yine yaptı yapacağını...
TARKAN, “BİTTİ” DİYENLERE İNAT ZİRVEDEN KAFASINI UZATIP, SADECE EL SALLADI
Bir kez daha bir numara olmayı başardı...
Tarkan bitti diyenlere inat, bulunduğu zirveden kafasını çıkarıp sadece el salladı. Bu Tarkan'ın yapabileceklerinin bence en kolayı idi. Bakalım bundan sonra neler yapacak? Yeter ki Allah Tarkan'ın içindeki gücü ve inancı yok etmesin. Umarım artık Tarkan o zirvede hep el sallar. Sevenlerini üzmez. Tıpkı benim gibi düşmanlarına teşekkür eder. Çünkü aslında güçlü insanları düşmanları var eder. Tıpkı kötü ev sahibinin kiracıyı ev sahibi yapması gibi...
Son söz olarak; bizler Tarkan'ı ''Asla'' şarkısından itibaren asla bırakmaksızın sevdik ve gönüllerimize yerleştirdik. Kimi zaman ağladık onun şarkılarıyla, kimi zaman eğlendik. Ama bir gerçek var ki, hep gurur duyduk. Sevmeyenlerinin ve kıskananların arkasında onu koruyan ve gözeten olduk. Hoş Tarkan'ın bunlara ihtiyacı yok ama en azından bizler Tarkan'ın şarkılarıyla ve başarılarıyla mutlu olduk.
Teşekkürler Tarkan...
Güzel fotoğraflarınla gönlümüze ışık saçtın...
İçten bakışların, temiz kalbin, ışık saçan yüreğin, gülen yüzünle günümüzü aydınlattın.
Şansın umduğundan daha çok, bahtın beklediğinden daha açık, sevenin, dinleyenin yıldızlardan çok, gerçek dostların da hep yanında olsun...
Allah seni korusun...
İyi ki varsın Tarkan...
Kalın sağlıcakla…
Metropoliq / Nilgün Çolak