denizmavisi
04-09-10, 03:04
Tatil bitti. Önce Çeşme’de bol bol denize girdim; sonra da Salzburg Festivali’nin kapanış konserlerinde dünyanın en ünlü orkestralarını ardarda dinledim.
Çeşme’de kitabımın son rötuşlarını yaparken Türkiye’nin gündeminden uzak durmaya özen göstermiştim; Salzburg’da da bizim meselelere hiç “burnumu sokmadım.”
Türkiye’ye bir döndüm ki Çevre Bakanımız Prof. Dr. Veysel Eroğlu, yalnızca bir tarih ve çevre felaketinin değil, bir demokrasi felaketinin de altına imza atıyor; profesörlük titriyle hiç bağdaşmayacak bir muhakeme ve üslupla Tarkan’a veryansın ediyor:
“Sanatçı arkadaş, sanatıyla ilgilensin. Herkesin bir ihtisası vardır. Bilmediği konuya burnunu sokmasın. Ben baraj yapmayı bırakıp şarkı söylemeye kalkarsam, bu çok yanlış olur. Onun da bir tarihi eserin korunmasıyla ilgili söyleyeceği şey fevkalade yanlıştır. Dünyanın hiçbir yerinde de yoktur.”
Tarkan’ın “suçu” ne? İzmir Bergama’daki Allianoi Antik Kenti’ni baraj suları altında bırakacak Yortanlı baraj projesine karşı yürütülen “Allianoi yok olmasın” kampanyasına destek vermek.
Sanatçı vatandaş değil mi?
İnsaf! Sanatçı olmak, vatandaş olmaya engel midir Sayın Bakan? Hükümetiniz daha çok özgürlük talebiyle referanduma giderken bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu!
Katılımcı demokrasilerde insanların kendi hayatlarıyla ve yaşadıkları çevreyle ilgili görüş belirtmeleri için, uzman ya da bilim adamı olmaları gerekmiyor. Hatta sanatçı olmaları bile gerekmiyor. Sivil toplumun gücü, katılımcı demokrasinin olmazsa olmazıdır.
Siyaset ve çevre, sadece siyasetçilere bırakılamayacak kadar ciddi konulardır.
Sıradan vatandaşın, toplumsal konularda fikirlerini açıklaması bir demokratik haktır. Toplum nezdinde kabul görmüş sanatçıların fikirlerini açıklamaları ise sadece demokratik hak olmakla kalmayıp, aynı zamanda onların görevleridir de...
Pamuk ‘Evet’ dediği için...
Nitekim dünyaca ünlü Nobel ödüllü edebiyatçımız Orhan Pamuk da zaman zaman görüş belirtiyor; çok da isabet ediyor. Son olarak da referanduma evet diyeceğini açıkladı; hatta kendisinden “Evet”li afişlerde fotoğrafıyla yer alması istendi.
Hatırlayın Başbakan Erdoğan, Kürt açılımına destek vermeleri için sanatçıları kahvaltıya davet ettiğinde “Sanatçı ile toplum arasında görünmez gönül bağı vardır. Sanatçılarımız ülkemizin meselelerine el atsın, elini taşın altına koysun!” dememiş miydi?
Pamuk baştacı ediliyor; çünkü evet diyor. Hayır diyecek olsa Nobel falan dinlemezler; yerin dibine batırırlar! Kim onlardan yanaysa büyük sanatçı; ama aslında onların sanatçı olmaları maalesef ikinci planda. Mesele şu: “Benden misin, değil misin?“
Görüşlerin onlarınkine uyuyorsa yüceltilirsin; uymuyorsa yandın. Tarkan olayı da bu kadar basit!
Biz ne çevre bakanları gördük; biri gider, diğeri gelir. Ama Tarkan’lar, Orhan Pamuk’lar, Sezen Aksu’lar, Fazıl Say’lar bu ülkenin çok değerli sanatçılarıdır. Her biri kim bilir kaç çevre bakanı eskitmiştir; daha kaç tanesini eskiteceklerdir!
Dünya Basketbol Şampiyonası’nın açılışı için, hayranlarının göğüslerine jilet atarak dinledikleri Müslüm Gürses’in seçilmesi ve bir spor şampiyonasının “Hem sarhoşum, hem yastayım” şarkısıyla açılması da aynı zihniyetin göstergesidir.
Kaynak:Milliyet/Meral Tamer
Çeşme’de kitabımın son rötuşlarını yaparken Türkiye’nin gündeminden uzak durmaya özen göstermiştim; Salzburg’da da bizim meselelere hiç “burnumu sokmadım.”
Türkiye’ye bir döndüm ki Çevre Bakanımız Prof. Dr. Veysel Eroğlu, yalnızca bir tarih ve çevre felaketinin değil, bir demokrasi felaketinin de altına imza atıyor; profesörlük titriyle hiç bağdaşmayacak bir muhakeme ve üslupla Tarkan’a veryansın ediyor:
“Sanatçı arkadaş, sanatıyla ilgilensin. Herkesin bir ihtisası vardır. Bilmediği konuya burnunu sokmasın. Ben baraj yapmayı bırakıp şarkı söylemeye kalkarsam, bu çok yanlış olur. Onun da bir tarihi eserin korunmasıyla ilgili söyleyeceği şey fevkalade yanlıştır. Dünyanın hiçbir yerinde de yoktur.”
Tarkan’ın “suçu” ne? İzmir Bergama’daki Allianoi Antik Kenti’ni baraj suları altında bırakacak Yortanlı baraj projesine karşı yürütülen “Allianoi yok olmasın” kampanyasına destek vermek.
Sanatçı vatandaş değil mi?
İnsaf! Sanatçı olmak, vatandaş olmaya engel midir Sayın Bakan? Hükümetiniz daha çok özgürlük talebiyle referanduma giderken bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu!
Katılımcı demokrasilerde insanların kendi hayatlarıyla ve yaşadıkları çevreyle ilgili görüş belirtmeleri için, uzman ya da bilim adamı olmaları gerekmiyor. Hatta sanatçı olmaları bile gerekmiyor. Sivil toplumun gücü, katılımcı demokrasinin olmazsa olmazıdır.
Siyaset ve çevre, sadece siyasetçilere bırakılamayacak kadar ciddi konulardır.
Sıradan vatandaşın, toplumsal konularda fikirlerini açıklaması bir demokratik haktır. Toplum nezdinde kabul görmüş sanatçıların fikirlerini açıklamaları ise sadece demokratik hak olmakla kalmayıp, aynı zamanda onların görevleridir de...
Pamuk ‘Evet’ dediği için...
Nitekim dünyaca ünlü Nobel ödüllü edebiyatçımız Orhan Pamuk da zaman zaman görüş belirtiyor; çok da isabet ediyor. Son olarak da referanduma evet diyeceğini açıkladı; hatta kendisinden “Evet”li afişlerde fotoğrafıyla yer alması istendi.
Hatırlayın Başbakan Erdoğan, Kürt açılımına destek vermeleri için sanatçıları kahvaltıya davet ettiğinde “Sanatçı ile toplum arasında görünmez gönül bağı vardır. Sanatçılarımız ülkemizin meselelerine el atsın, elini taşın altına koysun!” dememiş miydi?
Pamuk baştacı ediliyor; çünkü evet diyor. Hayır diyecek olsa Nobel falan dinlemezler; yerin dibine batırırlar! Kim onlardan yanaysa büyük sanatçı; ama aslında onların sanatçı olmaları maalesef ikinci planda. Mesele şu: “Benden misin, değil misin?“
Görüşlerin onlarınkine uyuyorsa yüceltilirsin; uymuyorsa yandın. Tarkan olayı da bu kadar basit!
Biz ne çevre bakanları gördük; biri gider, diğeri gelir. Ama Tarkan’lar, Orhan Pamuk’lar, Sezen Aksu’lar, Fazıl Say’lar bu ülkenin çok değerli sanatçılarıdır. Her biri kim bilir kaç çevre bakanı eskitmiştir; daha kaç tanesini eskiteceklerdir!
Dünya Basketbol Şampiyonası’nın açılışı için, hayranlarının göğüslerine jilet atarak dinledikleri Müslüm Gürses’in seçilmesi ve bir spor şampiyonasının “Hem sarhoşum, hem yastayım” şarkısıyla açılması da aynı zihniyetin göstergesidir.
Kaynak:Milliyet/Meral Tamer