dogan
03-03-10, 00:49
On yıldır müzikte dünya çapında patlama yapmasını beklediğimiz Tarkan’ın panik atak hastası çıkması, bana kokainle yakalanmasından daha fazla koydu.. Eğer Tarkan’ın belini bu amansız hastalık bükmeseydi şimdi Ricky Martin onun arkasında vokal yapıyordu.. Bono da dizinin dibinde tef çalıyordu..
Tarkan’ın üzerinde bir miktar kokainle yakalanması gündeme bomba gibi düştü..
Memleket zaptiyesi gayrete gelmişti..
Yevmi olarak ortalama üç orgeneral, iki korgeneral, bir miktar da albay, çavuş yakalayan zaptiye teşkilatı bu kez dikkatini sanat âlemine çevirdi..
Türk Pop Müziği’nin feld-mareşali Tarkan bir miktar kokaini burnuna çekmek niyetiyle pantolonunun döt cebinde gezdirirken yakaladı..
Bazıları zaptiyemizin bu başarısını küçümsemek için “Onu yakalayan zahptiye köpeğidir.. Tam başarı sayılmaz..” mealinde yazılar yazdı..
Katılmıyorum..
Tarkan’ın dötünü koklarken kokaini tespit eden “Barbi” adındaki zaptiye köpeği hayvan sınıfından bir mahlûk olabilir..
Bu onun zaptiye teşkilatına bağlı olduğu gerçeğini değiştirmez..
***
Ben lafın burasında “İnşallah Barbi’yi ileride yüksek makamlarda görürüz.. Göreceksiniz bakın, çok yaman bir zaptiye amiri olacak..” demiyorum..
Barbi’nin köpek olması, zaptiyenin başarısını eksiltmez demek istiyorum..
Nitekim Tarkan da döt cebinde kokainle yakalandıktan sonra Barbi’nin bu başarısını kabul etmiş..
“Ben bu mereti altı yıldır kullanıyorum, ilk kez yakalandım..” demiş..
Lafından çıkan gizli mânâ şu: “Barbi olmasaydı beni zor yakalardınız..”
Tabii sosyal sorumluluk sahibi her sanatçının sahip olduğu duyarlılıkla, mesajını vermekte gecikmemiş:
“Siz siz olun kokain kullanmayın.. Çok kötü bir şey..”
Takdir ettim..
Gerçi “Kullanın ama sakın yakalanmayın..” mesajı verecek hali yoktu ama varsın olsun, ben yine de takdir ettim..
KONUŞMAK BİLMEK
Tarkan’ın gözaltında tutulduğu sürece verdiği “sosyal sorumluluk içerikli” mesajları okurken ünlü türkücümüz İzzet Yıldızhan’ın bir lafını düşündüm..
Türkücü pek çok sahne sanatçısı için “ağızlarından çıkan lafı kulakları duymuyor..” mealinde bir demeç vermişti.. Niyetini onun kadar güzel ifade edemeyeceğim için kullandığı cümleyi aynen alıyorum:
“Bazı sanatçı arkadaşlar konuşmak bilmiyor!”
Oysa gördük ki Tarkan da bir sanatçı sahıs olmasına rağmen gayet güzel konuşmak biliyor..
Konuşmak bildiği de gözaltından, özgür dünyaya verdiği “kokain karşıtı” mesajlardan anlaşılıyor..
Beni üzen şey Tarkan’ı hedef alan bazı istemezlerin söyledikleri oldu.. İleri geri konuşmak yaptılar..
Efendim.. Tarkan’a özel muamele yapılmış..
Gözaltına alınan diğer vatandaşlar gibi nezarethaneye atılmamış da emniyetin bir odasında özel misafir muamelesi görmüş?
Hatta bilgisayarını da evden getirmişler ki misafir edildiği odada oyun oynayabilsin..
Memleketin gözaltındaki kuvvet komutanlarına niye benzer bir muamele yapılmamış da sadece Tarkan’a yapılmış..
El insaf! Biraz mantık! Biraz izan!
Bir kere Tarkan gözaltındaki kuvvet komutanları kadar sağlıklı biri değil.. Çocukta “panik atak” denilen hastalık var..
Allah kimseyi bu hastalığın pençesine düşürmesin..
Bir kere yakalandın mı kurtuluşun yok.. Ağızdan haptı, şuruptu, kaba etten iğneydi fayda etmiyor..
Atak geldi mi başa kişinin kalbi güp güp çarpıyor.. Derken koluna sancı giriyor, ardından şeyi üç buçuk atıyor..
***
Üşenmedim.. Araştırmacı gazeteci olduğumdan uzman doktorlara sordum.. Tatmin olmadım.. Müzeyyen hemşireyi de cepten aradım..
Bir anlattılar ki.. Yemin ediyorum, hastalığın alametlerini siz dinleseniz zırıl zırıl ağlarsınız..
Bir kere her şeyden korkuyorsunuz.. Havadan uçak geçiyor.. Hasta “tepeme düşer mi acaba?” diye gam yapıyor!
Temsil yoldan bir köpek geçiyor.. Barbi değil misal sivil bir köpek..
Hasta “Ulan bu şimdi arkamdan yetişip dötümü dişlemesin?” diye telaş yapıyor..
Her şeyden tırsıyor.. Bazı halk tipi insanlar kendi aralarında konuşurken “Ödüm şeyime karıştı..” derler ya! Aha bu hastalık tam böyle bir şey..
Safra kesesi ile bağırsak arasında alt geçit var..
TEDAVİSİ YOK..
Maalesef.. Gerçek ara başlıkta okuduğunuz gibi.. Eğer bir yiğit kişi “panik atak” denilen menhus hastalığın pençesine düşmüşse ona yapılacak bir şey yok sayılır..
Kimi doktorlar “grup tedavisi” diye bir şeyden söz ediyorlar..
Panik atak hastasını alıyorlar, bir grup insanın arasına koyuyorlar..
“Merhaba! Ben filancayım.. Bir panik atak hastasıyım..” diye başlıyorsun lafına.. Sen anlatıyorsun, grup dinliyor..
Laf lafı açtığından diğer elemanlar da kendi durumlarını anlatıyorlar.. Başlarına dikilen pişikiyatri doktoru bunları ses etmeden dinliyor..
Dinlerken de elindeki bloknota bir şeyler çiziktiriyor.. Onun ciddi ciddi not alır gibi yapması hastalara iyi geliyor..
Grup tedavisinin birinci ilkesi, doktorun elindeki bloknotu hastalara göstermemesidir.. Hastalar defterde notlar yerine gemi resmi görürlerse doktora güvenlerini kaybeder..
Pişikiyatris de gurup tedavisine katılanlardan kelle başına para tahsil edemez..
***
“Panik atak” hastasını bekleyen böyle bir yıkım da var..
Bizim gazetedeki kızlardan biri sevgilisinden ayrılınca “panik atak oldum” deyip pişikoloğa koştu..
O da bizim kızı grup tedavisine kaydetti.. İlk seans için üç yüz elli lira ödeyen kızımızın zihni o saat açıldı.. Bunalımı atlattı..
Bereket Tarkan’ın mali imkânları var..
Böyle bir sıkıntı yaşamaz.. Hem daha tahliye edilmeden iyileşme belirtileri gösterdi..
O yüzden Tarkan’a ayrıcalık yapıldı, deyip niza çıkarmayalım.. On yıldır bu çocuğun şarkıları ile göbek attığımızı da unutmayalım..
Allah kimseyi panik atakla terbiye etmesin..
Selahattin DUMAN
http://haber.gazetevatan.com/haberdetay.asp?detay=Panik_atak_hastasi_Tarkana_ge cmis_olsun&tarih=02.03.2010&Newsid=290669&Categoryid=4&wid=1
Tarkan’ın üzerinde bir miktar kokainle yakalanması gündeme bomba gibi düştü..
Memleket zaptiyesi gayrete gelmişti..
Yevmi olarak ortalama üç orgeneral, iki korgeneral, bir miktar da albay, çavuş yakalayan zaptiye teşkilatı bu kez dikkatini sanat âlemine çevirdi..
Türk Pop Müziği’nin feld-mareşali Tarkan bir miktar kokaini burnuna çekmek niyetiyle pantolonunun döt cebinde gezdirirken yakaladı..
Bazıları zaptiyemizin bu başarısını küçümsemek için “Onu yakalayan zahptiye köpeğidir.. Tam başarı sayılmaz..” mealinde yazılar yazdı..
Katılmıyorum..
Tarkan’ın dötünü koklarken kokaini tespit eden “Barbi” adındaki zaptiye köpeği hayvan sınıfından bir mahlûk olabilir..
Bu onun zaptiye teşkilatına bağlı olduğu gerçeğini değiştirmez..
***
Ben lafın burasında “İnşallah Barbi’yi ileride yüksek makamlarda görürüz.. Göreceksiniz bakın, çok yaman bir zaptiye amiri olacak..” demiyorum..
Barbi’nin köpek olması, zaptiyenin başarısını eksiltmez demek istiyorum..
Nitekim Tarkan da döt cebinde kokainle yakalandıktan sonra Barbi’nin bu başarısını kabul etmiş..
“Ben bu mereti altı yıldır kullanıyorum, ilk kez yakalandım..” demiş..
Lafından çıkan gizli mânâ şu: “Barbi olmasaydı beni zor yakalardınız..”
Tabii sosyal sorumluluk sahibi her sanatçının sahip olduğu duyarlılıkla, mesajını vermekte gecikmemiş:
“Siz siz olun kokain kullanmayın.. Çok kötü bir şey..”
Takdir ettim..
Gerçi “Kullanın ama sakın yakalanmayın..” mesajı verecek hali yoktu ama varsın olsun, ben yine de takdir ettim..
KONUŞMAK BİLMEK
Tarkan’ın gözaltında tutulduğu sürece verdiği “sosyal sorumluluk içerikli” mesajları okurken ünlü türkücümüz İzzet Yıldızhan’ın bir lafını düşündüm..
Türkücü pek çok sahne sanatçısı için “ağızlarından çıkan lafı kulakları duymuyor..” mealinde bir demeç vermişti.. Niyetini onun kadar güzel ifade edemeyeceğim için kullandığı cümleyi aynen alıyorum:
“Bazı sanatçı arkadaşlar konuşmak bilmiyor!”
Oysa gördük ki Tarkan da bir sanatçı sahıs olmasına rağmen gayet güzel konuşmak biliyor..
Konuşmak bildiği de gözaltından, özgür dünyaya verdiği “kokain karşıtı” mesajlardan anlaşılıyor..
Beni üzen şey Tarkan’ı hedef alan bazı istemezlerin söyledikleri oldu.. İleri geri konuşmak yaptılar..
Efendim.. Tarkan’a özel muamele yapılmış..
Gözaltına alınan diğer vatandaşlar gibi nezarethaneye atılmamış da emniyetin bir odasında özel misafir muamelesi görmüş?
Hatta bilgisayarını da evden getirmişler ki misafir edildiği odada oyun oynayabilsin..
Memleketin gözaltındaki kuvvet komutanlarına niye benzer bir muamele yapılmamış da sadece Tarkan’a yapılmış..
El insaf! Biraz mantık! Biraz izan!
Bir kere Tarkan gözaltındaki kuvvet komutanları kadar sağlıklı biri değil.. Çocukta “panik atak” denilen hastalık var..
Allah kimseyi bu hastalığın pençesine düşürmesin..
Bir kere yakalandın mı kurtuluşun yok.. Ağızdan haptı, şuruptu, kaba etten iğneydi fayda etmiyor..
Atak geldi mi başa kişinin kalbi güp güp çarpıyor.. Derken koluna sancı giriyor, ardından şeyi üç buçuk atıyor..
***
Üşenmedim.. Araştırmacı gazeteci olduğumdan uzman doktorlara sordum.. Tatmin olmadım.. Müzeyyen hemşireyi de cepten aradım..
Bir anlattılar ki.. Yemin ediyorum, hastalığın alametlerini siz dinleseniz zırıl zırıl ağlarsınız..
Bir kere her şeyden korkuyorsunuz.. Havadan uçak geçiyor.. Hasta “tepeme düşer mi acaba?” diye gam yapıyor!
Temsil yoldan bir köpek geçiyor.. Barbi değil misal sivil bir köpek..
Hasta “Ulan bu şimdi arkamdan yetişip dötümü dişlemesin?” diye telaş yapıyor..
Her şeyden tırsıyor.. Bazı halk tipi insanlar kendi aralarında konuşurken “Ödüm şeyime karıştı..” derler ya! Aha bu hastalık tam böyle bir şey..
Safra kesesi ile bağırsak arasında alt geçit var..
TEDAVİSİ YOK..
Maalesef.. Gerçek ara başlıkta okuduğunuz gibi.. Eğer bir yiğit kişi “panik atak” denilen menhus hastalığın pençesine düşmüşse ona yapılacak bir şey yok sayılır..
Kimi doktorlar “grup tedavisi” diye bir şeyden söz ediyorlar..
Panik atak hastasını alıyorlar, bir grup insanın arasına koyuyorlar..
“Merhaba! Ben filancayım.. Bir panik atak hastasıyım..” diye başlıyorsun lafına.. Sen anlatıyorsun, grup dinliyor..
Laf lafı açtığından diğer elemanlar da kendi durumlarını anlatıyorlar.. Başlarına dikilen pişikiyatri doktoru bunları ses etmeden dinliyor..
Dinlerken de elindeki bloknota bir şeyler çiziktiriyor.. Onun ciddi ciddi not alır gibi yapması hastalara iyi geliyor..
Grup tedavisinin birinci ilkesi, doktorun elindeki bloknotu hastalara göstermemesidir.. Hastalar defterde notlar yerine gemi resmi görürlerse doktora güvenlerini kaybeder..
Pişikiyatris de gurup tedavisine katılanlardan kelle başına para tahsil edemez..
***
“Panik atak” hastasını bekleyen böyle bir yıkım da var..
Bizim gazetedeki kızlardan biri sevgilisinden ayrılınca “panik atak oldum” deyip pişikoloğa koştu..
O da bizim kızı grup tedavisine kaydetti.. İlk seans için üç yüz elli lira ödeyen kızımızın zihni o saat açıldı.. Bunalımı atlattı..
Bereket Tarkan’ın mali imkânları var..
Böyle bir sıkıntı yaşamaz.. Hem daha tahliye edilmeden iyileşme belirtileri gösterdi..
O yüzden Tarkan’a ayrıcalık yapıldı, deyip niza çıkarmayalım.. On yıldır bu çocuğun şarkıları ile göbek attığımızı da unutmayalım..
Allah kimseyi panik atakla terbiye etmesin..
Selahattin DUMAN
http://haber.gazetevatan.com/haberdetay.asp?detay=Panik_atak_hastasi_Tarkana_ge cmis_olsun&tarih=02.03.2010&Newsid=290669&Categoryid=4&wid=1