eskalen
14-06-09, 13:56
Akşam gazetesinden Tuğçe Tatari'nin köşe yazısı....Çok güzel şeyler söylemiş ben beğendim yazısını :20:
Evde şarkıları Tarkan söylüyor
Ali Ağaoğlu'yla maceramız devam ediyor... Geçen hafta ofisinde yediğimiz yemeği yazmıştım. Bu hafta ise evinde verdiği davete gittim. Perşembe akşamı Vaniköy'deki yalısına giderken Tuğba'yla nasıl bir gece olabileceğinin tahminlerini yürütüyorduk. Evin kapısına o ünlü 'AGA' plakalı arabaları dizilmişti.
Bahçe mumlarla süslenmişti.
Eve girdiğimizde Ali Ağaoğlu ve Kainat Güzeli 22 yaşındaki sevgilisi Sophia karşıladı bizi.
Verandaya doğru diğer konuklarla tanıştırmak üzere yol gösterdiler.
O sırada Rose Kar'ı gördüm. İzzet Çapa'yla çok uzun yıllar beraber çalışmışlardı, kendisini oradan tanıyorum. Şimdi Ağaoğlu'yla çalışıyor. Sanırım o olmasa davet çok daha 'yerel' organize edilmiş olurdu.
Bu arada Ali Ağaoğlu'nun evi iddiasız dekore edilmiş, şaşaadan uzak görünüyordu.
Neyse...
Verandaya çıktığımızda kalabalık, çoğunluğu erkek olan bir grubun oturmakta olduğunu gördük.
El sıkışmak suretiyle tanışma ritüelini gerçekleştirirken sıktığım ellerden biri tanıdık geldi, fazlaca tanıdık.
İnanmayacaksınız ama ancak oturduktan sonra o tanıdık elin Tarkan'a ait olduğunu anlayabildim. Yaşından çok daha genç görünüyordu, gayet spor bir kıyafetle ve çocuksu bir tavırla oturuyordu. Sanırım o da davetli olduğu gecenin bu kadar 'kapsamlı' olmasını beklemiyordu, hafif şaşırdı.
Artık bulunduğumuz ortamdan mıdır yoksa onun genel hali midir bilmiyorum ama gayet güler yüzlü ve sıcakkanlıydı.
Öyle şımarıklık, kapris, 'Ne gazeteci mi çağırdınız? Hem de bana haber vermeden' dertlerinde biri değildi.
Derken evin iskelesine bir tekne yanaştı. İçinden Güneri Cıvaoğlu, Fikret Ercan-eşi, Adil-Beyhan Benardate ve üç kadın indi.
Davetliler tamamlanmıştı.
Yemeğe geçildi.
Açık büfenin mönüsü deniz mahsullerinden oluşmaktaydı.
Etrafta garsonlar dolaşmaktaydı. Sanırım kişi başına bir garson düşüyordu.
Yemekler biter bitmez alt kata geçildi.
Bir orkestra hazır beklemekteydi.
'Türk Sanat Müziği Gecesi'ymiş meğer davetli olduğumuz.
Şarkılar söylenmeye başlandığında kadınlar da 'oynama'ya başladı...
Bir süre sonra, tahmin edeceğiniz üzere Tarkan mikrofona geçti.
1-2 şarkı söyler derken gece bir mini Tarkan konserine dönüştü.
Davetliler fotoğraf çekmeye, istek şarkılarının adını bağırmaya, Tarkan'a hayranlıklarını dile getirmeye başlamışlardı.
Bense yaşananları uzaktan izlerken ünlü olmanın keyifsiz bir şey olduğunu düşünüyordum. Bunalır insan. Ben yapısındaysa sinirlenir bile...
Tarkan mikrofonu bıraktıktan sonra dans devam etti. Güneri Cıvaoğlu 'en eğlenen', Fikret Ercan ve eşi şarkılara 'en çok eşlik eden'di.
Söylemeden geçemeyeceğim, Tarkan, mali müşaviri Kemal Bey ve menajeri Uygar'la çok ilginç bir ekip oluşturmuş. Uzun yıllardır beraber olmanın getirdiği bir iletişim var aralarında. Sık sık birbirleriyle göz teması kuruyorlar.
Keşke fırsatınız olsa da Kemal Bey'le tanışsanız. Uzun yıllardır tanıdığım en ilginç ve açık sözlü kişi kendisi. Sanırım içinde biraz şarkı söyleme hevesi de var.
Gece bittiğinde bizler eve, Güneri Cıvaoğlu ve 'tekne ekibi' Reina'ya devam gitti.
Eve dönüş yolunda aklımda sadece Oray'a nispet yapmak vardı. Geçen hafta yazdığı bir yazıda bundan sonra 'parayla satın alınamayacak organizasyonlar' düzenlemek, o tarz davetlere katılmak istediğinden bahsetmişti. Sanırım davetli olduğunuz evde Tarkan'ın sahneye çıkması parayla satın alınamayacak bir organizasyondu.
Kaynak:aksam.com.tr
Evde şarkıları Tarkan söylüyor
Ali Ağaoğlu'yla maceramız devam ediyor... Geçen hafta ofisinde yediğimiz yemeği yazmıştım. Bu hafta ise evinde verdiği davete gittim. Perşembe akşamı Vaniköy'deki yalısına giderken Tuğba'yla nasıl bir gece olabileceğinin tahminlerini yürütüyorduk. Evin kapısına o ünlü 'AGA' plakalı arabaları dizilmişti.
Bahçe mumlarla süslenmişti.
Eve girdiğimizde Ali Ağaoğlu ve Kainat Güzeli 22 yaşındaki sevgilisi Sophia karşıladı bizi.
Verandaya doğru diğer konuklarla tanıştırmak üzere yol gösterdiler.
O sırada Rose Kar'ı gördüm. İzzet Çapa'yla çok uzun yıllar beraber çalışmışlardı, kendisini oradan tanıyorum. Şimdi Ağaoğlu'yla çalışıyor. Sanırım o olmasa davet çok daha 'yerel' organize edilmiş olurdu.
Bu arada Ali Ağaoğlu'nun evi iddiasız dekore edilmiş, şaşaadan uzak görünüyordu.
Neyse...
Verandaya çıktığımızda kalabalık, çoğunluğu erkek olan bir grubun oturmakta olduğunu gördük.
El sıkışmak suretiyle tanışma ritüelini gerçekleştirirken sıktığım ellerden biri tanıdık geldi, fazlaca tanıdık.
İnanmayacaksınız ama ancak oturduktan sonra o tanıdık elin Tarkan'a ait olduğunu anlayabildim. Yaşından çok daha genç görünüyordu, gayet spor bir kıyafetle ve çocuksu bir tavırla oturuyordu. Sanırım o da davetli olduğu gecenin bu kadar 'kapsamlı' olmasını beklemiyordu, hafif şaşırdı.
Artık bulunduğumuz ortamdan mıdır yoksa onun genel hali midir bilmiyorum ama gayet güler yüzlü ve sıcakkanlıydı.
Öyle şımarıklık, kapris, 'Ne gazeteci mi çağırdınız? Hem de bana haber vermeden' dertlerinde biri değildi.
Derken evin iskelesine bir tekne yanaştı. İçinden Güneri Cıvaoğlu, Fikret Ercan-eşi, Adil-Beyhan Benardate ve üç kadın indi.
Davetliler tamamlanmıştı.
Yemeğe geçildi.
Açık büfenin mönüsü deniz mahsullerinden oluşmaktaydı.
Etrafta garsonlar dolaşmaktaydı. Sanırım kişi başına bir garson düşüyordu.
Yemekler biter bitmez alt kata geçildi.
Bir orkestra hazır beklemekteydi.
'Türk Sanat Müziği Gecesi'ymiş meğer davetli olduğumuz.
Şarkılar söylenmeye başlandığında kadınlar da 'oynama'ya başladı...
Bir süre sonra, tahmin edeceğiniz üzere Tarkan mikrofona geçti.
1-2 şarkı söyler derken gece bir mini Tarkan konserine dönüştü.
Davetliler fotoğraf çekmeye, istek şarkılarının adını bağırmaya, Tarkan'a hayranlıklarını dile getirmeye başlamışlardı.
Bense yaşananları uzaktan izlerken ünlü olmanın keyifsiz bir şey olduğunu düşünüyordum. Bunalır insan. Ben yapısındaysa sinirlenir bile...
Tarkan mikrofonu bıraktıktan sonra dans devam etti. Güneri Cıvaoğlu 'en eğlenen', Fikret Ercan ve eşi şarkılara 'en çok eşlik eden'di.
Söylemeden geçemeyeceğim, Tarkan, mali müşaviri Kemal Bey ve menajeri Uygar'la çok ilginç bir ekip oluşturmuş. Uzun yıllardır beraber olmanın getirdiği bir iletişim var aralarında. Sık sık birbirleriyle göz teması kuruyorlar.
Keşke fırsatınız olsa da Kemal Bey'le tanışsanız. Uzun yıllardır tanıdığım en ilginç ve açık sözlü kişi kendisi. Sanırım içinde biraz şarkı söyleme hevesi de var.
Gece bittiğinde bizler eve, Güneri Cıvaoğlu ve 'tekne ekibi' Reina'ya devam gitti.
Eve dönüş yolunda aklımda sadece Oray'a nispet yapmak vardı. Geçen hafta yazdığı bir yazıda bundan sonra 'parayla satın alınamayacak organizasyonlar' düzenlemek, o tarz davetlere katılmak istediğinden bahsetmişti. Sanırım davetli olduğunuz evde Tarkan'ın sahneye çıkması parayla satın alınamayacak bir organizasyondu.
Kaynak:aksam.com.tr