Bir Starın Hikayesi – Yusuf İzel 1

i2Aacaayip bir çıkış
‘Sezen Abla’sının desteğinde çıkardığı ikinci albümü Tarkan’ı doruğa çıkartan çalışma oldu. Şarkı sözleri başlarda biraz ‘edepsizce’ bulunsa da dillere düştü. 92’de çıktığı zirve yolculuğu yeni milenyumun başında onu dünya sanatçılığına taşıdı

Yaşam biçimi, kendine güveni ve özgünlüğüyle zirveden hiç inmedi 
Yeşilçam, 70’li yılların sonuna kadar fakir genç-zengin kız tiplemelerinin versiyonlarını taşıdı beyazperdeye… Sınıf farklılıkları 7. sanata, ‘Siz de umudunuzu yitirmeyin, yaşam nasılsa sizin de yüzünüze güler’ sloganıyla yansıdı…

Çocuksu aşkları, çağdaş Külkedisi masalları ve geleneksel ahlak anlayışı 80’li yılların ikinci yarısından itibaren yerini, ne pahasına olursa olsun ‘köşeyi dönmek’ ideolojisine bıraktı. Bir yandan serbest dolaşan Amerikan Doları yeni bir anlayışı dikte ediyordu gençliğe, bir yandan da Madonna, Michael Jackson ve Modern Talking dünya popüler kültürünü ülkemize taşıyordu… Gençlik, yıllardır varolan arabeskin, sanat müziğinin ve halk müziğine alternatif olarak dünya popu ve dünya sinemasına sarılıyordu…
Yerel tatlardan da kolay vazgeçemiyorlardı, onlar da bizde var olanı dünya ile birleştirmeyi yeğlediler… Böylece Türk popunun sınırları çiziliyordu…
Aşkın Nur Yengi ile açılan yolda, yüzlerce genç ses onu izledi…Herkes, ‘Pop Müzik patladı’ diyordu oysa patlayan sadece müzik değil, ‘biraz cinsel serbestlik’ ve ‘daha çok tüketmek’ diye yola çıkan genç neslin, ardı arkası kesilmeyen istekleriydi..Tabii bir de yaşam biçimi, tercihleri ve
düşünceleriyle eksiksiz bir ‘idol’ isteği… Bu dönemde müziği, giyim tarzı, cool davranışlarıyla Tarkan rakiplerini sollayarak zirveye tırmandı.
Ve ilk albümü ‘Yine Sensiz’den itibaren hiç düşmedi gündemden… İşte bu yeni yazı dizimiz ‘Bir starın hikayesi: Tarkan’da onun dününe, bugününe, yaşadıkları ve yaşattıklarına göz atacağız…
Sezen Aksu tadında Aşkın Nur Yengi ile patlayan Türk popu, yeşil sürmeli gözleri, omuzunda maymunu ve efemine tarzıyla Tarkan’ı hemen bağrına bastı… 700 bin satan ilk albümü ‘Yine Sensiz’ müzikalite olarak pek müthiş değildi ama, en azından ilginçti. Bir diğer ilginç
olan ise söylediği şarkıydı…
Daha ilk günlerde onu sevenler gibi, şarkısında söylediği gibi ‘kıl olanlar’ da oldu… Başlangıçta arabeskle haşır neşir olan varoşlar hiç ilgilenmedi onunla… İlk hayranları babalarının otomobillerini ve kredi kartlarını kullanan tuzu kuru gençlik kesiminden çıktı.

Olur olmaz şeylere ‘kıllanmak’ şöyle dursun her değişikliği ibadet edercesine hayatlarına uyarlayan gençler ilgileriyle Tarkan’ın zirve yolunu da
açmış oldu. Tabii, farklılığıyla medyanın da yeterince ilgisini çekmişti yeni popstar adayı…

‘Çişim geldi’ tartışması
Tarkan, ikinci albümünün ardından muhteşem günler yaşamaya başlamıştı. Bu işe yarım asrını verenlerin kolay ulaşamadığı ama ona hemen gülen şöhretin sarhoşluğu içindeydi belki de. ‘Kraliçe’den sonra ülkenin yeni ‘Kral’ı o olmuştu. Türkiye’nin yeni özel kanallarından biri olan
atv’nin birinci kuruluş yıldönümünün ağır konuklarından birisi olarak davet edilmesi onu fazlasıyla memnun etmişti. Ancak bilmediği bir gerçek vardı. O gece yaşayacakları belki de tüm hayatını değiştirecek ve onun için yepyeni kapıların açılmasına neden olacaktı. O gün orada kendisiyle aynı olayda başrol oynayan diğer kişi ise ünlü gazeteci Savaş Ay’dı. Ve ikisi de hiç yazılmamış bir senaryo içinde buldular kendilerini. Çünkü ne Savaş Ay’ın ‘çişi gelen Tarkan’dan ne de Tarkan’ın canlı yayından haberi vardı… Savaş Ay, o talihsiz anı bakın nasıl anlatıyor; ‘atv’nin birinci yaş günüydü. Polat Rönesans Otel’de bu kutlama için salon ikiye ayrılmıştı.
Canlı yayını Cansu Akbel ve ben sunuyorduk. Benim bölümümde Tansu Çiller, Sezen Aksu ve şu an hatırlayamadığım birçok isim vardı. Gecede Tarkan sahne alacağı için o da ağır konukların bulunduğu benim bölümümdeydi. Elimde mikrofon konuklara gece hakkında sorular soruyordum.

Bir an döndüm tam önümden Tarkan geçiyordu. Yanında da o zamanlarki sevgilisi Elif Dağdeviren vardı, ‘Ne düşünüyorsun’ dedim. ‘Bir şey
düşünmüyorum çişim geldi’ dedi. ‘Canlı yayındayız’ dedim. ‘Çişim geldi’ dedi yine. Ben de , ‘Hani bir hikaye vardır baban sana anlatmadı mı, kral olabilirsin ama…..’ dedim. Sonra döndüm kameraya, ‘Sayın seyirciler bu ayıp bana ait değil’ dedim. Ertesi gün arayıp benden özür diledi. Ben de ‘Benden değil çıkıp ekranda milyonlardan özür dile’ dedim. O, ‘Başka bir programa çıkıp özür dilerim’ dedi. Ertesi gün Ahmet Kaya çıkıp, ‘Bunlar çişini tutamayan adamlar’ dedi, sonra bir başkası derken olay büyüyüp, gitti. Zaten bu olayın hemen akabinde de Tarkan Amerika’ya uçtu. Kimbilir, belki de Amerika’ya giderek, bugünlere gelebilmesinde o gün uzattığım o mikrofonla ben vesile oldum.’

Şöhret güzel şeydir
İkinci albüm Tarkan’ı zirveye taşıyan çalışma oldu. Albüm gibi şarkıları da ‘Aacayip’ti…Sezen Ablası, aynı dönemde yaptığı şarkılarla ‘Türk gençliğinin ahlakını bozup, dilini argolaştırmakla’ suçlanıyordu. Ama Minik Serçe bir kez de Tarkan uğruna eleştirilmeyi göze alarak ona iki muhteşem şarkı yaptı… O da aklını ve becerisini kullanıp o iki şarkıyı çok güzel değerlendirdi…Artık müzikal kimliği daha ön plana çıkmıştı Tarkan’ın…Bir de her telden çalabileceğini gösteriyordu herkese. Albümde pop da sanat müziği de arabesk öğeler de bolca vardı… Özel televizyonlar belki de ilk kez o günlerde başlıyordu ‘Az sonra’lı anonslara…’Biraz sonra Tarkan ve yeni klibi’ diye ekran karartıp, izleyici
çekmeye çalışıyorlardı…Ve aşı tuttu… Bu arada kendisine iyi bir malzeme arayan medya da sahip çıktı Tarkan’a… ‘Star mı lazımdı?’ İşte en güzeli orada öylece ‘yanar döner’ bir şekilde duruyordu…Birbiri ardına geldi röportajlar, konserler… Zaten Tarkan’da arkasına aldığı güçle, kendisine olan güvenini kazamaya başlamış, ardından çığlık atan genç kızların bu ilgisini şaşkın şaşkın izlemekten vaz geçmişti… Şimdi zaman büyüme zamanıydı… Zaten yeniler ve trend peşinde koşan gençler avucunun içindeydi. Öyleyse sırada ulaşamadıkları vardı. Sağolsun medya… Onlar sayesinde önce kenar mahallelerde oturan ama kıdemli şehirlilere ulaştı. Sonra da kenar mahalle dilberlerinin kalbini çalmayı başardı… Artık konserlerinin ön sırasında sadece güzel giyimli, kolejli kızlar değil, bulup buluşturan, takıp takıştıran kızlarda bağırıyordu, ‘Tarkan, Tarkan’
diye…
aksam.com.tr

Bir cevap yazın

error: Content is protected !!